BURDUR’UN İSYANKAR RESSAMI

Adına Ankara’da sanat merkezi, doğduğu Burdur’un Bahçelievler semtinde de sokak bulunan ressam İsmail Altınok, Cumhuriyet kuşağında yetişmiş bir sanat emekçisi.

Altınok denilince akla onun Burdur peyzajları gelir. Sanat yaşamında Altınok’un kaderidir Burdur. Kentin onun çocukluğundaki boş beyaz dağları, çatıları tenekeyle kaplanmış barakaları ve tuzlu gölü, sanatçının resim hafızasında bir şekilde yer bulur. Altınok, resim hayatının ilk yılları hariç, diğer tüm çalışmalarının önemli bir bölümünü, Burdur’daki çocukluk zamanlarındaki birikimleri ve duyarlılıkları üzerine oturtur.



Altınok, eserlerinde Burdur’un manzaralarına genelde uzak bir noktadan bakar. Sanatçı bunda, kentin genel bir imgesini kendi soyutlama diliyle yansıtma arayışının yanı sıra Burdur’u 1935 yılında, 15 yaşındayken İzmir’deki öğretmen okuluna devam etmek için terk etmek zorunda kalmasının da payı olduğunu söyler. Önce İzmir’de, ardından Balıkesir’de öğrenimini sürdüren Altınok, öğrenimini tamamladıktan sonra, kısa bir süre Burdur’un Çavdır ve Karamanlı köylerinde öğretmenlik yapar. Altınok’un Burdur’dan ikinci ayrılışı, Ankara Gazi Resim-İş Bölümü’ne devam etmek için olur. Burdur’dan ikinci ayrılık sonrasını sanat eleştirmeni Prof. Dr. Kıymet Giray, “Burdur, artık aile ziyaretlerinin yapıldığı bir kent olarak yavaş yavaş Altınok’tan uzaklaşmaya başlayacak fakat sanatsal üretiminin içinde kalıcılığını yakalayacaktır” diye tanımlar. Giray, Altınok’un Burdur resimleriyle de ilgili özetle şu değerlendirmede bulunur:

“Büyük boşluklar oluşturan beyaz yüzeylerin içinde varlığı duyumsanan kent, renk lekelerinin tadıyla resimlenir bu manzaralarda. Altınok çok geniş bir perspektiften bakmaktadır Burdur’a. Kenti uzaktan ve yüksekte bir noktadan izlemektedir. Dağların eteklerine yaslanan kent, kiremitler ve yer yer yeşil lekelerle kurgulanan bir görünümün yalın, duru, içten öznelliğiyle yakalanmaktadır Altınok’un paletine. Ayrıntıların yerini büyük yüzey hareketlerinin, fotografik gözlemlerin yerini yorumun aldığı bu resimlerde Altınok’un Burdur imgeleri başattır.”



Sanatçı askerdeyken tanıştığı dünya klasiklerinin ufkunu açtığını, bu eserlerin “haksızlığa karşı isyankarlığında” büyük payı olduğunu söylemeden edemez. Altınok, isyankar tutumunu, Devlet Resim ve Heykel sergilerindeki adam kayırmacılığına karşı yürüttüğü mücadele ve gerektiğinde devlet sergisini boykot ederek ortaya koymaktan çekinmez. Bu tutumunu, Picasso’ya atfedilen “Siz müzisyenleri sadece kulakları duyan ve ressamları da sadece gözleri gören aptallar mı sanıyorsunuz” sözleriyle gerekçelendirir. Altınok, Devlet Resim ve Heykel sergilerinin seçiminde yapılan haksızlıkları anlatan yazılar kaleme alır. Bunları dönemin gazetelerine gönderir. Yazılar yayınlanmayınca, “Türk resminin sorunları”nı 1980 yılında Toplum Yayınları tarafından basılan “Bir ressamın notları” isimli kitabında anlatır.

Türk resminin önemli isimlerinden Abidin Elderoğlu, Malik Aksel ve Refik Epikman’ın öğrencisi olan, 1959’da İtalyan hükümetinin bursunu kazanarak dört ay Roma’da kalan Altınok, 2001’de Ankara’da Türkiye İş Bankası Sanat Galerisi’nde açılan retrospektif sergisinden kısa bir süre sonra 2002’de aramızdan ayrılır. Türk resminin bu “isyankar sanatçısı”nın resimlerini Ankara’nın Kolej semtinde kendi adına kurulu, oğlu tarafından yönetilen sanat merkezinde görebilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi