Emre Özpeynirci
Çinliler Türkiye’yi pas mı geçiyor?
Uzun süredir, başta Avrupa olmak üzere dünya pazarlarına açılan Çinli otomotiv markaları için en doğru üretim üssünün Türkiye olacağı konuşuluyor. Özellikle de elektrikli araç teknolojisiyle en büyük hedefi Avrupa olan Çinli markalar için gümrük birliği avantajından yararlanarak Türkiye’de üretip Avrupa ülkelerine gümrüksüz ithal edilme potansiyeli, büyük bir fırsat sunuyor.
Ancak son dönemde bazı Çinli üreticilerden dikkat çekici yorumlar geliyor. Endişeleri şu; “Eğer tüm Çinli markalar tek bir ülkede, örneğin Türkiye’de yoğunlaşırsa, AB bu duruma karşı siyasi refleks geliştirerek Gümrük Birliği koşullarını yeniden masaya yatırabilir.” Bu durumun, yatırımlarını riske atacağından korkuyorlar.
Avrupa’nın son yıllarda Çin menşeli elektrikli araçlara yönelik anti-damping soruşturmaları, karbon ayak izi regülasyonları ve batarya yerlilik oranı zorunlulukları gündeme getirmesi, bu endişeleri destekler nitelikte. Yani AB, doğrudan gümrük birliğini değiştirmese bile “yerlilik” tanımlarını yeniden yaparak bu avantajı sınırlayabilir.
AVRUPALILARIN TAKTİĞİ Mİ?
Ama Çinlilerin bu endişesi, akıllara şu soruyu da getiriyor: “Bu algı, Avrupalıların Çinli üreticileri ürkütmek için bilinçli olarak yarattığı bir durum olabilir mi?” Eğer öyleyse, bu taktik belli bir seviyede başarılı olmuş görünüyor. Çünkü Çinli üreticilerin, riski azaltmak için yatırımlarını Avrupa'da tek bir noktada toplamak yerine, farklı ülkelere dağıtmayı planladıkları konuşuluyor.
Elbette, Gümrük Birliği anlaşması Türkiye ile Avrupa ticareti için hayati öneme sahip ve kolay kolay değişmesi beklenmiyor. Ama Çinli markalar yatırımlarını İspanya ve Macaristan gibi ülkelerde yapıp Avrupa ülkelerinin gönlünü kazanma stratejisine de gidebilir.
Türkiye bu noktada, hem avantajlarını daha güçlü anlatmalı hem de siyasi ve ekonomik güvenceler vermeli.
YOL HARİTASI NE OLMALI?
Bu karmaşık politik ve ticari oyunda, Türkiye'nin pasif kalmaması büyük önem taşıyor. Ülke olarak bu stratejileri iyi okumalı, hükümet ve ilgili bakanlıklar devreye girerek Çinli firmalara Türkiye'nin sunduğu avantajları ve Gümrük Birliği'nin sağlamlığını anlatmalı.
Tüm Çinli markaların Türkiye’ye gelmesini beklemek gerçekçi değil. Ancak yatırım anlaşması imzalayan BYD gibi 3-4 büyük oyuncuyu kazanmak bile Türkiye’yi Avrupa’nın elektrikli araç üretim üssü yapabilir. Burada mesele yalnızca yatırım çekmek değil, aynı zamanda Avrupa’nın siyasi hamlelerine karşı proaktif bir strateji geliştirmek.
Türkiye ne yapmalı?
- Yatırım teşvikleri: Çinli üreticilere yönelik vergi indirimi, arsa tahsisi ve Ar-Ge destekleriyle cazip bir paket oluşturulmalı.
- Diplomatik girişimler: AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinde Çin yatırımlarının korunması için özel adımlar atılmalı.
- Lobi faaliyetleri: Otomotiv dernekleri, ihracatçı birlikleri ve Avrupa’daki Türk şirketleri aktif rol üstlenmeli.
Çinliler Avrupa’da kalıcı olmak istiyor
Çinli otomotiv markaları için ABD pazarı neredeyse tamamen kapalı olduğu için dünyanın üçüncü büyük otomotiv pazarı olan Avrupa çok daha kritik hale gelmiş durumda. BYD’den SAIC’e kadar birçok marka, kıtada pazar payı kazanırken yöneticiler artık “buradayız ve kalıcıyız” mesajı veriyor. Geçen hafta düzenlenen Münih otomobil fuarında Çinli markalar, kendi iç pazarlarında yaşanan sert fiyat savaşına rağmen Avrupa’ya yönelik iddialı planlarını ortaya koydu. Hâlâ Volkswagen Grubu ve Renault gibi yerel devlerin hâkim olduğu pazarda Çinliler daha fazla söz sahibi olmayı hedefliyor. Münih’te BYD’nin yanı sıra GAC, Changan, Aito ve Hongqi gibi yeni markalar da sahne aldı. BYD’nin ikinci adamı Stella Li, Macaristan’daki fabrikanın yıl sonuna kadar üretime başlayacağını duyurdu. Xpeng Başkan Yardımcısı Brian Gu da Münih’te açtıkları Ar-Ge merkezine dikkat çekerek “Avrupa’da uzun vadeli yatırımlara odaklandık” mesajı verdi. Hongqi ise 2028’e kadar Avrupa’da 15 yeni model piyasaya süreceğini açıkladı. GAC’ın uluslararası operasyonlardan sorumlu başkanı Wei Haigang, “Avrupa’da, Avrupa için buradayız. Bu da yerelleşmiş üretime doğru adımlarımızı hızlandırmak anlamına geliyor” diye ekledi. Aynı söylem, lüks marka Hongqi ve 20 yılı aşkın süredir Çin’in en büyük ihracatçısı olan Chery tarafından da tekrarlandı. Bu dil, yıllardır Çin’de benzer şekilde konuşan Alman üreticilerin yaklaşımını hatırlattı.

Otomobil üretimi ve ihracatı düştü
Türkiye otomotiv sektörü, 2025’in ilk 8 ayında üretim ve iç pazarda büyüme kaydetti. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre toplam üretim geçen yılın aynı dönemine göre %3,5 artarak 908 bin adede ulaştı. Ancak otomobil üretimi %1,2 düşüşle 564 bin adette kaldı.
İç pazarda ise güçlü talep sürdü. Toplam satışlar %6,6, otomobil satışları %8 artış gösterdi. Buna karşılık ihracatta farklı bir tablo ortaya çıktı. Toplam ihracat %6,7 artarken, otomobil ihracatı %5,6 geriledi. Ağustos ayında ise adet bazında ihracat çift haneli oranlarda düşerken, gelirler artışını sürdürdü. Sektörün ihracat geliri ilk 8 ayda %12 artarak 26,1 milyar dolara yükseldi. Bu tablo, adet bazındaki kayıplara rağmen daha yüksek fiyatlı araçların ihracatının gelirleri desteklediğini ortaya koydu.

Havada, karada, suda
BYD Türkiye, Yangwang U8 ve Yangwang U9 modellerinin yeteneklerini, Kemerburgaz’da inşa ettiği özel alanda gerçekleştirdiği şovla gösterdi. Avrupa’da ilk kez Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikte, amfibi (hem suda hem karada hareket edebilen) özellikli U8 göle girerek suda yüzerken, dünyanın en hızlı elektrikli aracı U9 ise 360 derece Tank Dönüşü, zıplama ve dans etme yetenekleriyle izleyenlerin büyük ilgisini topladı.
