
Serap Durusoy
Ekonomide Mücadele Zorlaşıyor
Birçok makro ekonomik sorunu bir arada yaşamakta olan ülke olarak hiç şüphesiz ki enflasyon, halkın yakından takip ettiği ve hissetmek bir yana bizzat yaşadığı bir ekonomik istikrarsızlık. Rasyonel politikalara dönüldüğü iddiasıyla geçen süre içerisinde maalesef ki yanlış ve eksik bir ekonomik kurgu üzerine inşa edilen programın yükünün ücretlilerce üstlenildiği, mali disiplinin kamu harcaması kısılarak değil kamu geliri artırılarak yapılmaya çalışılmasının sonucunda açlık pahasına enflasyonda iki yıl önceki seviyeye dönüldü. Yükselen faiz, eriyen rezervler ve döviz atağı ile bu atağı önlemeye ilişkin atılan ve atılacak adımlarla yola devam edilecek gibi görünüyor. Nitekim ekonomi kurmaylarından gelen açıklamalar da bunu destekler nitelikte. Son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla süreceği belirtilirken, "Ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir büyümeyi esas alan ekonomi programımız kapsamında; mali disiplinden taviz vermeden, enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek, üretken kapasitemizi artıracak yatırım ve ihracat odaklı politikaları güçlendirecek ve istihdamı desteklemeye yönelik tüm adımları güçlü bir koordinasyon içinde atmaya devam edeceğiz" denildi.
Sayın Şimşek de sosyal medya hesabında yaptığı değerlendirmede dezenflasyonu önceliklendiren kararlı politikalar sayesinde küresel ve yurt içi gelişmelerin geçici olduğunu belirtirken EBRD yıllık toplantısında yaptığı konuşmada da “Ekonomi programı rayında ilerliyor” açıklamasında bulundu. Aynı toplantıda değerlendirmede bulunan TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay ise enflasyonun düşürülmesi konusunda bugünlerde dile getirilen "başarısızlık hikayesinin" gerçekçi olmadığını ve dezenflasyon sürecinin doğru ilerlediğini belirterek, "Para politikası ne kadar sıkı olursa, dezenflasyon hikayesi o kadar inandırıcı olacaktır ve büyümeye etkisi de o kadar az olacaktır." dedi. Sıkı duruş korunacak, dezenflasyon sürecinin maliyetsiz olacağını düşünmeyin. Biraz daha uzun sıkı kalmak zorunda kalacağız” değerlendirmesini yaptı.
Yakın zamanda yapılan tüm bu açıklamalar gösteriyor ki ekonomi yönetimi birkaç makro veriyi dikkate alarak ekonomi düzeldi inancı içerisinde iken bu gelişmelerin makro ekonomik aktörler üzerindeki etkisi tamamen göz ardı ediliyor. Özellikle enflasyon karşısında her geçen gün alım gücü eriyen ücretlilerin uygulanmakta olan politikanın mağduru olduğu gerçekliği görmezden geliniyor ve ücretliden enflasyona adapte olması bekleniyor.
Öte yandan yine ekonomi yönetiminin bu açıklamaları enflasyon düşüşüyle birlikte büyümenin de aynı anda olacağı inancından vaz geçilmiş olmadığını gösteriyor. Ancak gerek uluslararası finansal kuruluşların Türkiye için büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmesi gerekse reel sektör kanadından gelen açıklamalar büyümeye yönelik bu iyimserliğin çok doğru olmadığını ortaya koyuyor. IMF, 2025 Nisan ayı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda, Türkiye ekonomisi için büyümenin 2025 yılında yüzde 2,7 ile dip yapmasını bekliyor. Benzeri olarak EBRD de Türkiye ekonomisi için büyüme öngörüsünü yüzde 2,8’e çekti. Diğer yandan İmalatta kesintisiz yavaşlamanın 13. aya ulaşması, imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranının Nisan ayında 74,3’e gerilemesi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun verisine göre sanayide, 2021 yılından itibaren elektrik tüketiminin azalmaya devam ediyor olması, OVP’ deki 2025 yılı için yüzde 4 büyüme hedefinin tutturulmasının zor olacağını gösteriyor. Ayrıca reel sektör temsilcilerinden yükselen sanayicinin gücünün tükendiğine ilişkin serzenişler de durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Hal böyle olmasına rağmen Mehmet Şimşek, Doha’da düzenlenen Forum kapsamındaki konuşmasında, “Her şey dezenflasyon için hazır, hiçbir tedavi yan etkisiz değildir” değerlendirmesinde bulunsa da yan etki tedavi doğru ise tolere edilebilir. Burada asıl sorun tedavinin yan etki değil, tedavideki yöntemsel hata ve eksikliğin görmezden gelinmesi.
Görüldüğü üzere bu durumun devam etmesi ve ekonomi yönetimi uygulanmakta olan politikanın başarılı olduğu öyküsünü anlatmayı sürdürdüğü sürece ekonomik aktörler için mücadele her geçen gün zorlaşacak.