En büyük sorun ahlak

Bu haftaki yazıma başlamadan önce yeni yılın herkese önce sağlık, sonrasında huzur, mutluluk, başarı ve bereket getirmesini dilerim. Daha adil bir dünyada, barış ve güven içinde, vicdanlı ve iyi insanların sayısının arttığı, sesinin daha gür çıktığı bir dönemin umarım başlangıcı olur 2024.

Çarşamba günü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı enflasyon verilerini açıkladı. Açıklanan verilerle birlikte 2023 yılında TÜFE %64,77, ÜFE %44,22 düzeyinde gerçekleşirken, trendi göstermesi açısından son derece önemli bir gösterge olan Çekirdek Enflasyon %70,64 olarak açıklandı. Konunun en üzücü yanı açıklanan enflasyon verilerine toplumun neredeyse tamamına yakınının inanmıyor olması. TÜİK’te bir görev değişikliği yapılmamasına rağmen yeni ekonomi yönetimi ile birlikte açıklanan aylık verilere duyulan güven kademeli olarak yükselse de önceki döneme ilişkin açıklanan veriler ve buna bağlı olarak açıklanan yıllık enflasyon tartışma konusu. Çünkü bu ülkede yaşayan insanların büyük bir kısmının maaşları açıklanan enflasyona göre belirleniyor.

Açıklanan enflasyon verilerinin memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam oranlarını belirleyecek olması dışında pek de bir önemi yoktu aslında. Bu veriler sonrasında SGK ve Bağ-Kur emeklilerine %37,57, memur ve memur emeklilerine ise %49,25 oranında zam yapılacak. Bu oranların enflasyon farkı olduğunu nihai zam oranlarının önümüzdeki günlerde açıklanacağını belirtmekte fayda var.

Geçen hafta 2024 yılında uygulanacak asgari ücret de açıklanmıştı. 11,402 TL olan asgari ücret %49 oranında artırılarak 17,002 TL’ye yükseltilmişti.

Geçtiğimiz dönemde uygulanan ekonomi deneyinin en fazla emeklileri, sabit ücretlileri ve dar gelirleri sıkıntıya soktuğu gerçek. Asgari ücret geçtiğimiz yıla göre %100 oranında artırılmasına rağmen (TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun üzerinde) insanların satın alma güçlerindeki erime gözle görülür durumda.

Şunu da unutmamak lazım; enflasyon yükseliş eğilimini Nisan-Mayıs aylarına kadar sürdürecek ve %75 seviyesine yaklaşan bir TÜFE göreceğiz. Sonrasında baz etkisi ile bir gerileme yaşanacak olsa da yıl sonu için Merkez Bankası tahmini %36, piyasa beklentisi %41 düzeyine daha yeni gerilemiş durumda. Demem o ki; bugün elinize geçen 17,002 TL ile satın alabildiğiniz mal ve hizmetin daha azını

alabilecek asgari ücretliler, yıl sonunda hatta yıl sonuna kalmadan. Bir diğer konu emeklilerimiz. Bunca yıl devlete, memlekete hizmet etmiş, devletin belirlediği primi ödemiş insanların büyük bir bölümü iyileştirilmiş hali ile 7,500 TL maaş ile yaşamaya çalışıyor. Yılın

son günlerinde Türk-İş “Açlık Sınırı”nı 14,431 TL olarak açıkladı. Dikkatinizi çekerim “Açlık Sınırı”. Yani dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı. Buna giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve yapılması zorunlu harcanmaları eklediğinizde dört kişilik bir aile için “Yoksulluk Sınırı” 47,009 TL olarak hesaplanmış.

Demem o ki; ben yazmaya utanıyorum ama bu bile başarı sayılabilir, en düşük emekli maaşı en azından “Açlık Sınırı”na eşitlenmeli.

TİCARİ AHLAK

Bu yazıda değinmek istediğim bir konu daha var. Ülkenin çok büyük ve her gün biraz daha büyüyenbir ahlak sorun var. Bu ahlak sorununun da alt kolları var. Onlardan bir tanesi de “Ticari Ahlak”. Bu konu yıllardır çeşitli mecralarda dile getirdiğim bir konu. Asgari ücrete %50 zam yapılır yapılmaz pek çok mal ve hizmete %50 etrafında gezinen oranlarda zam yapıldığı görülüyor. Sorduğunuzda da cevap belli. “Abi haberin yok galiba asgari ücrete zam geldi” Evet, haberim yok. Uzaydan iki saat önce indim dünyaya ve Türkler acaba neler yapıyorlar diye buraya geldim. Ben de biliyorum asgari ücrete %50 zam yapıldığını da birader senin bütün maliyetin personel gideri mi? Çorba, kuru-pilav satıyorsun dükkanda dört kişi çalıştırıyorsun, asgari ücrete zam geldi deyip çorbanın, kurunun ve pilavın fiyatına %50 zam yapıyorsun. Döviz yükseliyor aynı oranda zammı yine yansıtıyorsun. Elektrik zammı şak diye zaten. Su zammı kaçmaz, ne geldi ise ekle üstüne. Bunun bir matematiği olur. Sektöre göre maliyet dağılımı farklılık gösterebilir ama her kalemde gelen zam oranı olduğu gibi yansıtılmaz yahu. Bir süre sonra işler zayıflamaya başlarsa sızlanmak yok ama. Biz nasıl yaşayacağız yahu. Fakir yemeği diye tanımlanan yemekler hatta çay-simit bile dünyanın parası. Bir daha gördük ki insanlarımızın çoğu vicdanını duvara asmış. Onun için yazının başında vicdanlı ve iyi insanların sayısının artmasını diledim. Bugüne kadar yılbaşında dilediğim bir şeyin gerçekleştiği de görülmedi. Umut da bizim ekmeğimiz, ne yaparsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi