
Mert Yılmaz
FAİZ NE ZAMAN İNER?
Hafta başında gökten dört elma düştü. Havaların ısınması, güneşin yüzünü göstermesi ile düşen elmalar da gayet kırmızı. Albenisi yüksek, iştah açan türden.
Ne bu elmalar? En büyüğü ve kırmızı olan tarifeler. Pazartesi gününe başlarken ABD ile Çin arasında 90 günlük bir ateşkes imzalandı desek yanlış olmaz. Dünyada önemli bir rahatlama sağladı bu gelişme.
İkinci elma; dün İstanbul’da Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılan Rusya-Ukrayna barış görüşmeleri. Trump’ın, “Ben de görüşmeler sırasında Türkiye’yi ziyaret edebilirim” açıklaması iç piyasalarda coşkuyu artırdı. Çarşamba gecesi Rusya Devlet Başkanı Putin’in görüşmelere katılmayacağı açıklandı. Buna paralel Trump da gelmeyecek büyük ihtimalle ancak piyasalar “Trump’ın Türkiye’yi ziyaret etme ihtimalini sevdi.”
Üçüncü elma bir anda parlayan Hindistan-Pakistan gerginliğinin çok kısa sürede söndürülmesi.
Dördüncü elma ise terör örgütü PKK’nın kendisi feshetmesi.
Tüm bunları niye tek tek anlattım. Art arda gelen iyi haberlerin piyasadaki ilk etkilerini görmeye başladık. Özellikle tarifeler konusunun çözüme yaklaşması sadece Türkiye için değil dünya ekonomisi için çok önemli. İlk günlerde konuştuğumuz kadar kuvvetli bir enflasyon baskısı yaratmayacağı.
Biz tam iki aydır bir türbülansın içinde yaşıyoruz. 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte yaklaşık yüz kişiye yapılan operasyonun şokunu bayram tatili ile atlatmaya hadi daha hafif tabiri ile sindirmeye çalışırken bayram tatilinden tarifeler şoku ile çıkınca yaşananlarda hangisinin ne kadar etkisi var net olarak ölçmek çok da mümkün olmadı. Dolayısı ile dışarıda riskler azaldı ya da bitti diyerek hareket edemeyiz. Çünkü içeride yaşananların yatırımcı güveni başta olmak üzere pek çok şeyi bir kez daha bozduğu malum.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan faiz artışı, döviz satışı gibi önemli adımlar geldi. Enflasyon beklentilerindeki bozulma kendini net olarak gösteriyor.
22 Mayıs’ta Merkez Bankası Enflasyon Raporu’nu açıklayacak. Beklentilerdeki bozulmaya paralel olması gerekenin Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon tahminini yukarı yönde revize etmesi gerektiğini düşünüyorum. Piyasadaki genel beklenti de bu yönde. Ancak Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in son günlerde yüzde 29 olan enflasyon tahminini yıl sonunda tutacağı yönündeki ısrarlı ifadeleri, “Acaba bir revizyon gelmeyecek mi” sorusunu da beraberinde getirdi. Bir kez daha ifade edeyim, olması gereken enflasyon tahmininin yukarı yönlü revizyonu.
Bir diğer konu da faiz tartışmaları. Örtülü, açıktan derken resmi olarak yüzde 42,5 olan faiz bugün yüzde 49. Yani başladığımız yere geri döndük. Merkez Bankası bu faiz artırımlarını enflasyon beklentileri bozuluyor diye yapmadı. Döviz talebinin önüne geçmek için yaptı. Bugün itibari ile bunda kısmen başarılı oldu da denebilir. Rezervler de yavaş yavaş da olsa bir toparlanma görülüyor.
Peki faiz indirimlerine ne zaman geri döner Merkez Bankası? Reel kesimin finansmana erişim konusu her geçen gün biraz daha sıkıntılı bir hal alıyor. Bunun net cevabını aslında haftaya yapılacak olan Enflasyon Raporu’nda göreceğiz. Enflasyon tahmini yukarı revize edilecek olursa haziran toplantısında bir faiz indirimi beklememek gerekir. Benim görüşüm enflasyon tahmini revize edilmese de haziran toplantısında bir faiz indirimi için erken olduğu yönünde. “Olmaz” diyemem ama olmamasını daha doğru bulurum. Temmuz toplantısında ilk indirim adımı gelebilir.
Tabi içeride, dışarıda yeni bir risk oluşmaz ya da çözülüyor dediğimiz riskler yeniden alevlenmez ise.