
Uğur Ergan
Samimiyet Sorunu
Bundan önceki yazımızda terör örgütü PKK’nın fesih açıklamasının, 40 yılı aşkın süredir terör nedeniyle acı çekilip, gözyaşı dökülen bu topraklar açısından önemli bir gelişme olduğunu belirtmiştik.
Ama bununla birlikte açıklamada Türkiye Cumhuriyeti açısından tehlikeli bulduğumuz noktaları sorgulayıp, ülkesini önemseyen herkesin gelecekte neyle karşılaşacağını bilme hakkı olduğuna dikkat çekmiştik.
İktidar medyasındaki “rüzgar gülleri” hariç; gazetecilik mesleği gereği açıklamayı her boyutuyla sorgulayan, AKP-MHP-DEM ittifakının bununla neyi hedeflediğini merak eden herkes, üç aşağı beş yukarı benzer şeyleri yazdı.
Görünen o ki, toplumun ciddi bir çoğunluğu AKP, MHP, DEM ve PKK arasında pişirilen ve iktidar tarafından “Terörsüz Türkiye” diye ortaya servis edilen şey için, “bekle gör” pozisyonunda.
Bunun birçok nedeni var.
Bence en önemli nedenlerden birisi samimiyet.
Yapılan kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki, bu toplum bir daha Tayyip Erdoğan’ı ülkenin başında görmek istemiyor. Bundan dolayı toplumun büyük kesimi “Terörsüz Türkiye” denilen şeyin de halkı devre dışı bırakarak (TBMM’de DEM desteği ve diğer sağ partilerden yapılacak transferlerle) Erdoğan’a ömür boyu devlet başkanlığı yolunu açmak için yapıldığına inanıyor.
Bu nedenle “Terörsüz Türkiye”, Türkiye’yi ileri demokraside sınıf atlatacak hikayelerini kimse ciddiye almıyor. Ülkede sanki demokrasi varmış da ilerisine geçip, orada da sınıf atlayacakmışız. Breh, breh…
Cumhur İttifakı ve DEM, kendilerini bağlayıcı şekilde, “Biz bu işi Erdoğan için değil, gerçekten Türkiye’de terör sona ersin” diye net bir açıklama yapmadıkları sürece, artık adına ne süreci derlerse desinler, toplumda arzuladıkları desteği bulamazlar.
Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Ümit Özdağ başta olmak üzere, halkın oyuyla seçilmiş milletvekilleri, CHP’li ve DEM’li belediye başkanları, gazeteciler, gençler, bu iktidarın tutsağı olarak cezaevlerindeyken, kime neyin çözümünü anlatacaksınız.
Demokrasinin, hakkın, hukukun, adaletin olmadığı bir ülkede ne Kürt sorununu çözebilirsiniz ne de başka bir sorunu.
AKP ve MHP’yi boş verdik de sözüm ona sosyalizmden dem vuran DEM yönetimi, Türkiye’deki mevcut durumu, terörsüz Türkiye ile Kürt sorununun kalıcı çözüme ulaşması ve insanların en temel haklarını arayabilmeleri açısından yeterli demokratik bir ortam olarak görüyor mu?
Evet mi, hayır mı?
Tek bir yanıt yeterli olacaktır.
PKK açıklamasında, kadın haklarından bahsediliyordu, kadın-gençlik örgütlerine çağrı yapılıyordu.
Çocuk yaşta evliliği savunan radikal İslamcı Nurettin Yıldız’ı protesto eden gençlere karşı polis şiddetinin ve gözaltıların olduğu bir ülkede, gençlik, kadın örgütleri terörsüz Türkiye’ye nasıl katkı sağlayacak?
Laf ebeliği yapmadan bir zahmet açıklama yapar mı acaba DEM yönetimi?
Sözü fazla uzatmayalım.
Demokrasi, hak, hukuk ve adalet isteyenlerin cezaevlerine tıkıldığı bir ülkede toplumun her kesiminden destek alan samimi bir barış hayaldir.
Şu anda yapılan ise siyasi çıkara dayalı sözde barış hamleleridir. Tarihi niteliği olup olmadığı, büyük bir soru işaretidir.