Mehmet Şandır
Gazze’de Zulüm...
İçimiz dışımız Gazze oldu.
İnsanın insana zulmünü seyretmekten psikolojimiz bozuldu.
Gazze’de yaşananlar, kuzu barınağına girmiş sırtlanların vahşetine dönüştü...
Acımasızlıkta sınır tanımayan, öldürmekten, işkence etmekten ve bunu sürekli yapmaktan, tekrarlamaktan bıkmayan, tatmin olmayan, karşısındakinin acısından/aczinden zevk alan insan; zalim insan, zulmeden insan; yaratılmışların en aşağılık mahluku, en iğrenci, en vahşisi...(hayvanları tenzih ederim, Yaratanı da tenzih ederim)
Zulüm, “insanla ilgili bir hastalıktır” diyerek zalime ve zulme güzelleme yapmayalım. İnsanlık tarihini inceleyin; göreceksiniz; ilahi gazaplar zalimlerin ve zulmün egemen olduğu dönemlerde ve zalim kavimler üzerine tecelli etmiştir.
İnsanlık tarihi insan kaynaklı zulüm tarihidir.
Zulmün olmadığı bir dünya ve zaman, hayal ötesi bir ütopyadır.
İNSAN, var olan on milyon canlı türü içinde diğer canlıları hatta içinde yaşadığı doğayı yok eden tek canlı türüdür.
Nuh Tufanı(!) yakın gibi...
Mecazi anlamda söylemiyorum; konu üzerinde çalışan ilim insanları ve araştırma kurumlarının raporlarına göre kıyametin(!) bir adım öncesindeyiz; Buzulların erimesi sonucu deniz suyu seviyesinin yükselmesi ile muhtemelen 2060 yılına kadar 2 milyar insan bulundukları yerden başka yerlere göçmek zorunda kalacakmış, en az iki milyar insan da ölecekmiş...
Fosil yakıtların ısrarla tüketilmesi ve sera gazı emisyonlarının artması sonucu meydana gelen küresel ısınma gerçeğini bugün yaşamaktayız; aşırı sıcak hava dalgaları tüm dünyada toplu ölümlere sebep oluyor. Kuraklık, tarımsal üretimi doğrudan etkiliyor; gıdaya ve suya ulaşım bir küresel soruna dönüştü. Özellikle yangınlar ve aşırı yağışlar canlı yaşamı bitirecek boyutlara ulaştı.
Bir kitlesel yok edici olarak nükleer savaş tehdidi kapıda; barut fıçısı üstünde oturuyoruz...
Daha da kötüsü, ahlaksız muhterislerin yönettiği bir dünyada yaşıyoruz.
Günümüzde tarihte yaşanan örneklerinden çok daha ağır ve dayanılmaz bir hal alan İsrail’in soykırımı, tüm tanım ve ölçüleri aşan bir zulümdür! Bu zulme seyirci kalan insanlık ailesi, tarihten bildiğimiz örneklerde olduğu gibi korkarım ki bir ‘ilahi gazaba’ duçar olacaktır;
Yahudi/siyonist İsrail Devleti’nin zulmüne destek veren Hristiyan Batı, Afrika ve Amerika yerlilerine uyguladığı soykırım suçunun ve en son Avrupa’da Yahudilere yaptığı Holokost ayıbı altında eziliyor gibi veya günah çıkarır gibi yapıyor. BENCE, gerçek zalim ABD’dir, Hristiyan Batı’dır! İsrail, onların eseridir!
İsrail, 1948 yılından buyana Müslüman kanı akıtarak tarihte emsali olmayan zulüm yapıyor; İnsanlığa karşı duydukları kinden beslenen bir hınçla “insanlığı öldürüyor.”
Bir sebeple birileri ile dövüşürsün, savaşırsın; ölürsün, öldürürsün ancak insanları, özellikle de çocukları açlığa mahkum ederek, susuz ve ilaçsız bırakarak öldürmek zulümdür.
İsrail saldırganlığını bir güvenlik tedbiri olarak değerlendirmek asla mümkün değil; cinnet hali yaşıyorlar; durmaları, durdurulmaları çok zor; kendi başlarını yiyecekler...
İsrail’i durdurmak amacı ile atılan iyi niyetli adımlar önemli ancak Trump’ın sunduğu barış planı hiç inandırıcı değil. Barış çağrısına rağmen İsrail ordusu, pazar günü Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerini yoğun şekilde hava ve topçu atışlarıyla bombalamaya devam etti. Onlarca Filistinli hayatını kaybetti; tüm dünya seyirci...
Zulmeden eninde sonunda kendisi de zulüm görecektir, herkes yaşattığını yaşayacaktır, ektiğini biçecektir. Siyonist İsrail de döktüğü kanda boğulacaktır! İnşaallah...
İÇİMİZ DIŞIMIZ(!) GAZZE OLDU...
22 yıldan bu yana bölgemizde Siyonist Neocon/ABD-İsrail ortaklığının yaşattığı zulmün acılarını komşularımızla birlikte yaşadık. Paylaştık; içimiz dışımız Gazze oldu,
Yeter, artık biraz da kendi Gazzemize(!), kendi acımıza bakalım;
Gelir dağılımı adaletsizliği altında ezilen sabit ve dar gelirlilerimize, emeklilerimize, iş bulamayan, bulmaktan umudunu yitiren işsizimize, okula da işe de gitmeyen gençlerimize, atanmayan öğretmenlerimize, üretmekten vazgeçen çiftçimize, köylümüze bakalım, artık yeter; Gazze dinlemek, izlemek zulme dönüştü...
Yoksulluk sınırı (91.109 TL.) altında bir gelirle aile geçindirmek zorunda olan yaklaşık 70 milyon insanımız; hayat pahalılığı işkencesi altında zulüm görüyor; başkasına el açmanın, sosyal yardıma muhtaç olmanın utancını yaşıyor.
TÜİK'e göre Eylül ayı enflasyonu yıllık olarak yüzde 33.29 oldu.
İnsanımızı, her gün artan fiyatlara karşısında sürekli azalan alım gücü ile yaşamaya mahkum etmek adaletsizliktir!
Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır!
Zulmün abad olması mümkün değildir!