Günün Tek Galibi

Evet şanslıydı, evet iyi bir futbol sergileyemedi, evet rakibin daha çok pozisyonu vardı, evet, evet, evet…Ama Fenerbahçe kazandı, ama Fenerbahçe müthiş mücadele etti, ama herkes çok sayıda eksiği hissettirmemek için elinden geleni yaptı. Sonuçta evet Fenerbahçe kazandı.

Aslında bu maça kadar Avrupa’da istediği sonuçları alamayan Fenerbahçe için Slavia Prag maçı bir “tamam mı devam mı?” maçı niteliğindeydi. Kalan 3 maçın daha da zor maçlar olduğu göz önüne alınırsa, 3 puanla dönmek Allah’ın emri gibiydi. Aksi halde Play-off hesaplarına dalmak gerekecekti.

Sakatlıklar, cezalar ve listeye yazılamayan isimler göz önüne alındığında Mourinho’nun elinde gerçekten eksik bir kadro vardı. “Kaleciler hariç 15 oyuncu ile geldik, 10’u sahada. İşim kolay kalan 5 kişinin tümünü oyuna alabilirim” derken kendisiyle dalga geçer gibiydi.

Rakip Slavia Prag için de bu maç en az Fenerbahçe kadar önemliydi. Çek liginde neredeyse gol yemeyen, 15 maçta 37 gol atıp kalesinde sadece 5 gol gören namağlup lider Slavia Prag da tıpkı Fenerbahçe gibi Avrupa’da aynı başarıyı gösteremedi. İki yenilgi bir beraberlik ve sadece bir galibiyetle çıktı Fenerbahçe karşısına.

Erken yenen golle başladı maç. Defanstaki eksikliklerin net biçimde görüldüğü gol tüm takımı olumsuz etkiledi. İlk yarım saat dolduğunda Slavia’nın net üç dört pozisyonuna karşın Fenerbahçe neredeyse seyirci konumundaydı. Maksimen’in kendi başına bir şeyler yapmaya çalıştığı birkaç cılız girişim dışında bir varlık gösterilemezken sahneye Dzeko çıktı. Sol ayağıyla attığı usta işi gol beraberliği getirdi.

Beraberlikten sonra Slavia Prag’ın oyun disiplinini ve formatını kaybetmeye başladığı görülürken sahneye Alman hakem Stegemann çıktı. Maçın başlangıcında oyunu kesmemeye yönelik kararlarıyla dikkat çeken Stegemann işin tadını kaçırıp Praglıların yaptığı net faullere de düdük çalmayınca sinirler gerildi. Fenerbahçelilere itirazdan gelen sarı kartlar, oyuncuların değil hakemin ayıbıydı daha çok.

Prag’ın attığı ikinci gol VAR’dan gelen ofsayt kararına takılınca ilk yarı beraberlikle bitti.

Bir türlü takım oyununu sahaya koyamayan Fenerbahçe için hiç de fena bir sonuç değildi.

İkinci yarıya aynı kadroyla çıktı Mourinho. Sorsalar “Amrabat’ı isterim” derdi herhalde. Fenerbahçe istekli başladı ama temel sorun bir türlü orta sahaya hakim olamamaktı. Geçen yıl yakaladığı forma bir türlü ulaşamayan Fred’in hücumdaki eksiğini kapatan Amrabat’ın yerini İsmail ne yazık ki dolduramadı.

Slavia Fenerbahçe’yi kendi sahasına kilitlerken Livakoviç gole izin vermeyen isimdi.

Değişiklik için 78’e kadar bekleyen Mourinho, Kahveci ve Nesyri’yi oyuna alarak beraberliğe razı olmadığını galibiyet istediğini ortaya koydu.

Değişikliklerin ardından ofansif anlamda hareketlenen Fenerbahçe 82’nci dakikada Nesyri ile aradığı golü buldu. Sonrasında bu kez galibiyeti son düdüğe kadar korumayı başardı.

Fenerbahçe aldığı bu galibiyetle Avrupa kupalarındaki şansını sürdürdü. Şimdi önemli olan kalan ikisi içerdeki üç maçtan en fazla puanı alabilmekte.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi