Hak verilmez alınır: Yaşasın 1 Mayıs!

Yıllarca “1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı!” diye yürürsün. Yeri göğü inletirsin. Bu marşı öğrendiğin ve ağız dolusu haykırdığın gün görürsün ki, 1 Mayıs yalanlarla örülü bir masal olarak senin ülkende senin kuşağına anlatılmış. Söz konusu emek olunca hangi konuda doğru masallar anlatıldı ki?
1 Mayıs bizim biçimlendiğimiz koşullarda yıllarca ‘Bahar Bayramı’ olarak kutlandı. Çocukluğumuzun şenliği, gençliğimizin korku masalı, işçiliğimizin yasak bayramı ve kanlı 1 Mayıslar yaşadık bu topraklarda…
1 Mayıs yaklaştıkça gözaltına alınan sosyalistler, ‘eski tüfekler’, devrimciler, emek temsilcileri, yüreklere salınan korkular, verilen gözdağları, sanki emek bayramı değil savaş provalarına tanıklık ederek tükendi yıllar.
Nâzım Hikmet’in, İşçiler ve 1 Mayıs şiiri:
"Onlar ki toprakta karınca,/suda balık,/havada kuş kadar/çokturlar;/korkak,/cesur,/cahil,/hakîm/ve çocukturlar/ve kahreden/yaratan ki onlardır,/destanımızda yalnız onların maceraları vardır."
1 Mayıs işçi bayramı olarak ilk kez, 1975’te İstanbul Tepebaşı’nda bir düğün salonunda, 1976’dan itibaren de meydanlarda coşkulu kutlanır. 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’nda çıkan olaylar sonunda ölenler ve yaralananlar olur. Adı ‘Kanlı 1 Mayıs’ olarak tarihe geçer.
Bu coşku 12 Eylül 1980 Darbesi ile bir süre kesintiye uğrar. Yaşanan tüm sorunlara, ölümlere, baskılara karşın 1 Mayıs hep işçi sınıfı tarihindeki şanlı yerini alır.

‘URFALI KADIN’DAN 1 MAYIS ŞİİRİ
Erkek işi olarak bilinen sendikacı uğraşını zihinlerde değiştirmek boynumun borcu oldu. ‘Kadın ve Sendika’ kitabını yazmaya karar verince; öğrendim ki; Türkiye'de ilk "1 Mayıs " şiirini yazan, Urfalı tramvay işçileri grevine katılan, yoksul bir kantarcının kızı Yaşar Nezihe ve onun zihinlere işlenen “Bir Mayıs İçin” şiirinin dizeleri:
"Ey işçi. / Bugün hür yaşamak hakkı seninken / Patronlar o hakkı senin almışlar elinden" diyordu.

EKMEK VE GÜL
Gün geldi, devran döndü, ‘Ekmek ve Gül’ şiiri ile buluştuk.
“Yürüyoruz, yürüyoruz, günün aydınlığında/Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara/Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan/Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara/"Ekmek ve gül!/Ekmek de gül de yaşam için yaşamsal./Mayıs emek bayramıdır./Ekmek ve gül bizde ekmeğin kavgası, gülün dikenidir.”
Oysa 1 Mayıs bütün dünya emekçilerinin bayramı.
Büyük bedeller ödenerek çok zor kazanılan bir bayram bu bayram.
Ve dillerde James Oppenheim “Ekmek ve gül” şiiri dökülmeyi sürdürüyor:
“Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz/Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa/Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları/İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden/Bu ekmek ve gül türküleri”

TAKSİM’E EMEK ANITI
Taksim Emeğin Bayram Yeri
1 Mayıs 1977’de ölenlerin anısına 1 Mayıs Taksim’de kutlanmalı. Taksim Meydanı’na 1 Mayıs’ta ölenler anısına anıt yapılmalı. Yoksa biz, ekmek ve gül adına yaşamını yitiren emekçileri anmaktan yoksun muyuz?
Yıllarca televizyonlarda söyledim, gazetelerde yazdım ve sordum.
Taksim işçilere emekçilere yasaklandı!
Gelin Ruhi Su’nun sesine ses katalım…
“Sabahın bir sahibi var
Sorarlar bir gün sorarlar
Biter bu dertler, acılar
Sararlar bir gün, sararlar.”
Ülkemizde bu yıl 1 Mayıs’taki kötü koşullardan daha kötü 1 Mayıs yaşamadık. Milyonlarca işsiz, milyonlara varan sendikalı işçiler ve onların büyük çoğunluğu suskun sendikaları ve yasak Taksim Meydanı!…
Oysa meydanlar o kentte yaşayanlarındır çünkü kentlerin nabzı meydanlarda atar!
Artık gerçek hikâyelerin vakti zamanıdır…
Emek en yüce değerdir!
Bu yıl alanlarda olmanın sevinciyle; ülkemizde ve dünyada alın teri dökenlere, işçi sınıfına 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü güzellikler getirsin…
Hak verilmez alınır şiarımızla: Yaşasın 1 Mayıs!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi