Krupskaya: Devrimin öteki yüzü

Tarihçiliğin reflekslerinden biri çeşitli kadınları birilerinin eşi, sevgilisi ya da metresi olarak muhafaza etmektir. Bu bağlamda “Nadezhda Konstantinovna Krupskaya” ismiyle karşılaştığımızda, “Lenin’in eşi” deyip geçeriz. Biraz daha detaya inenler onun ilk günden itibaren tıpkı Lenin gibi devrimci, Lenin’den sonra da Komünist Partisi’nin içinde eğitimle ilgili konularla ön plana çıkan bir kadın olduğunu bilir. Peki kimdir birey Krupskaya?

Doğumu yeni takvime göre Petersburg’da 26 Şubat 1889 yılında gerçekleşen Krupskaya’nın annesi topraksız asil sınıfından bir aileye mensup bir kadın… Keza babası da maddi durumu kötü küçük bir aristokratik aileden, daha sonrasında Rus İmparatorluğu’nun kraliyet ordusunda görev almış bir askerdi.

Babası, bazen ailesini geçindirmek için fabrikalarda çalışmış, sonra tekrar askeri memur olarak tayin edilmişti.

Annesi, kendi zamanında bir kadının alabileceği en yüksek eğitimi almış, sonra da soylu ailelerin evlerinde mürebbiyelik yapmıştı.

Anne ve babasının parasız ama soylu halleri Krupskaya’nın dünyaya bakışını etkiledi ki ileriki yıllarında da mütevazı bir duruş sergileyecek halkın eşit ve engin bir eğitime ulaşabilmesi için mücadele edecekti.

Ailesinden ziyade aldığı eğitim de onun devrimci bakışını etkileyecekti.

TOLSTOY ETKİSİ

Petersburg’da kız çocuklarının erişebileceği en yüksek okullardan biri olan ve çar rejimine karşı direnen devrimci hocaların da ders verdiği Obolensky Kız Okulu’na yazılmıştı.

Onun dünyaya ve eğitime bakışını etkilemiş olan bir diğer isim de Tolstoy’du. Tıpkı kendileri gibi soylu olan Tolstoy’un lükslerden arınmış, sade bir hayat sürme idealini hem kendi hayat biçimi olarak benimsemiş hem de daha sonra gerçekleşecek Bolşevik Devrimi’nde özellikle eğitim politikaları üzerine çalışırken devrimin ideallerinden biri olarak içine yedirecekti.

Çocukluğundan çok iyi bir öğrenci olup eğitimini hiçbir zaman bitirmeyenlerden olan Krupskaya öğrencilik yıllarında çeşitli fikir gruplarına üye olmuş, buralardan Marks’ın eserleri gibi ‘Çar Rusyası’nın yasaklı kitaplarına ulaşmıştı.

1890 yılında mühendis Robert Klasson’un kurduğu Marksist bir gruba üye olmuş, hafta sonları okullarda işçilere eğitim vermeye başlamıştı.

nadezhda-k-krupskaya-3x4-cropped.jpg

LENIN İLE TANIŞMASI

Lenin ile 1894 yılında tanıştılar. İki devrimcinin kişisel hayatlarına dair çok şey söylenmiş olmasına rağmen kendileri bu konuda ketum oldukları için ikiliye dair pek çok bilgi ikinci el ağızlara dayanarak yazılıyor.

Elbet Lenin öldükten sonra kaleme aldığı ve 1930 yılımda yayımlanan “Lenin’den Anılar”da devrim öncesi Lenin’i anlattı. Kitapta Lenin’e dair pek çok bilgi edinmekle birlikte onların içsel duygu dünyasını pek göremiyoruz.

Bu bağlamda genel kanı, Krupskaya ve Lenin çifti hiçbir zaman romantik aşk kuşları olarak tarif edilmemiş, tam tersine beraber devrim yolunda kol kola verip mücadele etmiş olan iki “davalı yoldaş” olarak tanımlanmışlardır.

DÜŞÜNCELİ EŞ OLARAK LENIN

Krupskaya, Lenin’e kişi olarak aşık olmasının ötesinde onun hitabeti ve teorilerine meftun olmuş bir kadın olarak anlatılır.

Ayrıca kendi anılarından öğrendiğimiz üzere Lenin’nin çok düşünceli bir eş olup ev işlerinde yardımcı olduğu, hastalandığı zamanlarda kendisine çok iyi baktığını da belirtmiştir. (Krupskaya toksik guatr olarak tanımlanan Basedow hastalığından dolayı ikilinin hiçbir zaman çocuk sahibi olmadığı düşünülür).

Lenin’le tanıştıktan kısa bir süre sonra, Lenin devrimci aktivitelerinden dolayı 1894 yılında Sibirya’da sürgüne gönderilir. Gitmeden Krupskaya’ya evlilik teklifi yapar. Lenin’i takiben Krupskaya da “yasadışı ajitasyondan” dolayı tutuklanıp hapse gönderilir. Orada bir kadın mahkum kendini yaktıktan sonra sürgüne gönderilmesi karar verilir.

Bu esnada annesi vasıtasıyla Lenin’den gizli bir not alır: Şayet Lenin’nin nişanlısı olarak onun yanına, yani Sibirya’ya gider gitmez orada evlenirse o zaman Lenin’nin yanında sürgün olabilirdi. Böylece Krupskaya annesiyle beraber Lenin’in yanına 1898 yılında ulaşır ve hemen evlenirler.

SİBİRYA’DA SÜRGÜNDE NİKAH

Lenin’nin Sibirya sürgünü sona erir ermez soluğu Avrupa’da alır. 1891’de Krupskaya da Lenin’nin yanına Almanya’ya gider ve çok geçmeden ikisi de Engels’in ülkesi İngiltere’ye taşınırlar.

Münih ve Londra’daki hayatlarında Krupskaya Bolşeviklerin Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ndeki rolü gayet aktiftir.

Troçki’nin Hayatım (1930) adlı anılarında da gördüğümüz üzere Krupskaya özellikle bilgi aktarımı ve propaganda konularında partinin yayım organı olan Iskra’nın yayımlanmasındaki rolünün ötesinde yeni gelen yoldaşları koordine etme, organizasyon, bilgi alışverişi konusunda da her daim ön plandadır.

Troçki’nin söylediği gibi partide ilk günden itibaren önemli bir role sahiptir. 1905 yılında merkez komitesinde sekreter görevi üstlenir, hep beraber 1905 darbesi denilen “öncü-devrim” için Rusya’ya dönerler fakat bu devrim çar ve çar tarafgirleri tarafından bastırılınca Krupskaya’ya tekrar sürgün günleri görünür. Bu sefer birkaç sene boyunca Fransa’da yaşarlar.

Bazı yazarlara göre Lenin’in yazdığı pek çok eserin editörü olmanın ötesinde aslında bazı eserleri de hayalet-yazarı olarak bizzat kendi kaleme almıştır.

1917 DEVRİMİ

1917’de Bolşevik Devrimi gerçekleştiğinde Krupskaya siyasetin merkezinde yer alır. En önemsediği konu eğitim olduğu için son günlerine kadar Rusya’da sadece varlıklı veya soylulara değil tüm halka yayılacak iyi, adil ve laik bir sistemi kurmak için kollarını sıvar.

Önce Eğitim Halk Komiserliği’nde çalışır ardından 1920’de eğitim komitesi başkanı olarak, 1929 yılından itibaren de Stalin’den hiç hazzetmemiş biri olmasına rağmen, “Eğitim Halk Komiseri” yani bakan yardımcısı olarak görev yapar.

ÇOCUK DOSTU BİR TOPLUM HAYALİ

Eğitim komitesindeki gayesi “çocukların dostu olan” bir toplum inşa etmekti.

Sovyet rejiminin pek çok şeyi eleştirilir fakat konu eğitim olunca haklarını teslim etmek lazım, bu bağlamda gerçek bir devrim gerçekleştirdiler, bunda da Krupskaya’nın öncü olduğu kabul edilir.

Eğitim ve sorunlarıyla ilgili pedagoji, eğitim ve tarihle ilgili nice kitaplar kaleme alıp komünist Rusya’nın tüm halklara açık iyi bir eğitim sistemine kavuşmasını sağlayan ta kendisiydi.

STALIN’DEN HİÇ HAZZETMEZ

1920’lerin başında Lenin’nin özellikle Stalin’in eşine dair saygısız tavırlarından dolayı sinir olduğu, Krupskaya’nın de Stalin’den hiç hazzetmediği bilinir. Hatta 1922 yılında Lenin ikinci kez kalp krizi geçirdikten sonra Stalin zorla Lenin’in yanına girmeye çalışırken onun kimseyle görüşemeyecek kadar çok hasta olduğunu belirtmesine rağmen kaba ve tehditkar tavırları yüzünden Lenin’in de Stalin’le ilişkileri koparma raddesine geldiği yazılmıştır.

O yüzden de Lenin 1924 yılında vefat ettiğinde Krupskaya her ne kadar çalışmalarını sonlandırmamış olsa da gölgelere çekildi.

Stalin’e karşı bazı gruplarla faaliyet gösterdi fakat o dönemin baskıcı hallerinden dolayı çok da sesini çıkartamadığını da söylemek gerek. Buna rağmen yanlışları dillendirdi, Stalin’in siyasetine karşı çıkılması gerektiğinde vicdanının sesini dinledi. Haksızlığa uğradığını düşündüğü yoldaşları koruyup Stalin’e karşı çıktı, bazı Bolşevik arkadaşların hapisten çıkarılmasına ön ayak oldu. Stalin hükümetinde muhalefete yer olmamakla birlikte yer yer çıkışlarını yaptı ama bunları yaparken de çok aşırıya kaçmamaya çalıştı çünkü çok iyi biliyordu ki kendi ayağının kaydırılması pek kolaydı.

EĞİTİMDE DEVRİM YAPAN İSİM

71 yaşında, 1939 yılında öldüğünde Kremlin Nekropolis’ine defnedildikten sonra ölümünün doğal nedenlerle değil zehirle gelmiş olabileceğine dair söylentiler çıktı. Troçki de Krupskaya’nın öldüğü yıl bu iddiaları dillendirenler arasındaydı.

Bugün Krupskaya pek çok insan “Lenin’in eşi” deyip kolaya kaçabilir fakat asıl ön plana çıkarılması gerekilen Lenin’den önce de sonra da ülkesinde eğitimin demokratlaşması konusunda en önemli adımları atmış, mütevazı hayatı ve kişiliğiyle inandığı teorileri pratiğe geçirmiş ve Lenin’den çok sonra da onun devrimlerini yaymak adına hayatını vakfetmiş bir kadındı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Batu Arşivi