Sendikalar, ses verin!

Dünden bugüne emek örgütü sendikalar…

15 Ekim 1995, Ankara

Güzel bir sonbahar sabahı heyecanla hazırlanıp evden çıktım. Ankara’nın sonbaharı her zamanki gibi sanatsal tablolarıyla insanı büyülüyor. Sonbaharın güzelliğine Orhan Veli’nin “Güzel kadınları severim,” şiirini katarak eyleme yürüyorum:

“güzel kadınları severim,

işçi kadınları da severim,

güzel işçi kadınları

daha çok severim.”

O güzelim sonbahar günü TÜRK-İŞ’in Kızılay Meydanı’ndaki mitingi ve aynı gün TBMM’de Tansu Çiller azınlık hükümetinin güven oylaması vardı.

TÜRK-İŞ’in çağrısıyla mitinge katılım için işçiler Türkiye’nin her köşesinden, her koldan Kızılay’a akıyordu.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Bayram Meral ve yöneticilerle kol kola yürüyüşe başladık. TÜRK-İŞ bünyesindeki sendikaların Ankara’daki tek kadın yöneticisi olduğum için bu tür eylemlerde hep ön saflarda yer alırdım. Rahmetli Şevket Yılmaz ile dayanışma için bir greve gittiğimizde, grev önlüğünün önce bana verilmesini isterdi. TÜRK-İŞ’in tüm yöneticileri bu özeni hep gösterdiler.

Yine de hep düşündüm birden fazla kadın başkan olsaydık aynı özen gösterilir miydi?

Kol kola, sloganlar eşliğinde yürüyerek coşkuyla meydana girdik. Birlikte yürüdüğümüz TÜRK-İŞ Genel Başkanı, beni de otobüsün üstüne çıkarmalarını söyledi. Oysa otobüsün üzerine yalnızca TÜRK-İŞ Başkanı, yöneticiler, sendika genel başkanları çıkardı.

Benim de çıkmam ve kitleye seslenmem istenince çok şaşırdım. Ne bir hazırlığım vardı ne de bu durum bana daha önce bildirilmişti.

Alandaki işçiler haklarının verilmesi için kemanın telleri gibi gergindiler. Bayram Meral alana hâkim olmak için, 89 Bahar Eylemleri ile işçi sınıfının gözbebeği olmuş sendikacıları tek tek anons ettirdi.

O yıllarda, Tansu Çiller’in başbakan olmasıyla birlikte bir ‘bacı’ rüzgârı esiyordu.

TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Enver Toçoğlu beni de “Bacımız, tek kadın sendikacımız” diye anons etti.

Alan tıklım tıklım, coşkulu, kararlı konuşmalardan sonra bir kadın seslenecekti. Mikrofonu elime alana kadar geçen saniyeler içinde bir iki kısa cümle düşündüm ve seslendim:

İŞÇİLERE SESLENİŞ

“İşçi kardeşlerim, barikatları aşarak bu meydana hoş geldiniz! Ben kardeşimin bacısı, oğlumun annesi, sizin mücadele arkadaşınızım! Gün, bugün emeğin kıymetini bilmeyenlere gününü bildirme günü! Bugün birkaç saat sonra TBMM’de azınlık hükümeti için güven oylaması yapılacak. Öyle bir ses verelim ki, azınlık hükümeti güvenoyu almasın ve düşsün! Gün birlik ve dayanışma günüdür! Hep birlikte başaracağız!”

Ruhi Su ne güzel söylüyor:

“Sabahın bir sahibi var

Sorarlar bir gün sorarlar

Biter bu dertler, acılar

Sararlar bir gün, sararlar”

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Bayram Meral her platformda, “Biz dünya kadar konuştuk, Yaşar iki söz söyledi, alan dalgalandı, en büyük alkışı o aldı” der.

Miting bittikten sonra eğitim programımız gereği Bursa’ya yola çıktık.

Sendikamızın yöneticileri için düzenlenen iki günlük eğitimde şubelerimizle buluşacaktık.

Ankara’dan Bursa’ya kadar yönetici arkadaşlarımızla mitingi konuştuk. Çiller’in azınlık hükümetinin güvenoyu alamamasını coşkuyla kutladık.

Yaşamımda kitlelere çok seslendim, bu mitingdeki kısa ve öz seslenişim coşkuyla karşılandı, benim de vazgeçilmezim oldu.

EMEĞİN KUTSAL DUASI

Alanlara yürümüştük…

15 Ekim 1995’te ülkenin en büyük işçi örgütü başkanı Bayram Meral, Kızılay Meydanı'nda miting için toplanan binlerce işçiye hitaben yaptığı konuşmada, “Geçici işçilerin sorunlarının çözümlenmesini, toplu sözleşmelerin bir an önce bitirilmesini, özelleştirme ve taşeronlaştırma adı altında binlerce işçinin işinden edilmemesini ve kıyıma son verilmesini” istemişti.

O gün Kızılay Meydanı’nda yüz binlerce emekçinin barikatları aşarak katıldığı bir miting yapılmıştı. Büyükçe bir otobüsün üstü, mitinge katılan işçi önderleri ile tıka basa doluydu. Onlarca el havaya kalktı, coşkulu alkışlayan eller, gökyüzüne uzanan eller… İşte o sırada yılların fotoğrafçısı deklanşöre bastı. Yüz binlerin katıldığı mitingde, otobüsün üstünde işçileri selamlayan onlarca el arasında bir çift kadın eli yansıdı…

O günü günlüğüme not düştüm:

“Gökyüzüne ilk kez eller alkış için kalkıyor, emeğin kutsal duası bu mu?”

Emek örgütleri sendikalar yeterince susmadınız mı?

14 Mayıs için geri sayım başladı…

Sizi alanlarda görmek, sesinizi duymak için emek duasına mı çıkalım?

Korkuyu yenin!

Suskun sendikalar artık ses verin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi