Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

SİSLİ-PUSLU BEYİN

Bugünlerde kiminle konuşsam (ki tüm görüşmelerimi bilgisayar ya da cep telefonu aracılığıyla yapıyorum) “Kafamın içi puslu gibi…”, “Dikkat odaklanması sorunum var…”, “Okuyamıyorum, yazamıyorum” ve benzeri cümleler kuruyorlar. Anladığım kadarıyla adına “brain fog” denen ancak tıbbi bir terim olarak kabul edilmeyen bir sisli-puslu beyin semptomu (yani işareti, bulgusu) hali var, şu sıralar.

Sosyalleşme dediğimiz olayı yaşayamamanın getirdiği bir hal olarak da düşünebiliriz. En son ne zaman dostlarınızla, arkadaşlarınızla (ve kafanızda Kovid-19 virüsü kapma, yayma endişesi olmadan) eski günlerdeki gibi buluştunuz? Bana bir şey olmaz, zaten hastalığı geçirdim diyorsanız yapmayın. Konuyla ilgili konuşan, yazan tıp uzmanlarını dinleyin. Hala yoğun bakımlık olma riski taşıyoruz hepimiz. İki tur aşısını olanlar için bu risk oldukça düşük ama kimse “Hadi eskiden olduğu gibi gez, dolaş” demiyor, diyemiyor. Açık havada ve kalabalık olmayan yerlerde yürüyüş yapmaya olur diyorlar, aile üyeleriyle piknik yapmaya bile izin veriyorlar. Onun dışında kapalı ortamlarda 15-20 dakikada işinizi görün, çıkın diye de ekliyorlar. Tabi ki yüz maskesiyle (doktorlar ona cerrahi maske diyor) ve başkasıyla en az iki metre mesafeyi koruyarak… Uzun sözün kısası, hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Eskiye dönecek miyiz, o da belli değil henüz. Bütün ülkeler aşılama işini bitirdiğinde önümüzdeki seneler için yeniden aşı olma maniası yaşayacağız. Aşı olmayı reddedenler kendileri ve bizler için risk oluşturmaya devam edecek. Aşıya yeterince ulaşamayan ülkelerin hali ne olacak… Milyarlarca aşı her sene nasıl üretilecek? Aşı korsanlığı konusu da var…

İşte tam da bu bilinmezliklerin neden olduğu bir ruhsal durum nedeniyle sisli-puslu beyin bulgusu yaşıyor olabileceğimizi düşünürken hem doktor yakınım hem de onun takip ettiği uluslararası tıp camiasından konunun uzmanları “Bu Kovid-19 var ya, beyine zarar veriyor galiba” yollu açıklamalarda bulunuyor. Bu virüs pandemisinin üzerinden henüz çok zaman geçmedi. Dolayısıyla konuyla ilgili araştırmalar safhalar halinde ve zaman geçtikçe netlik kazanacak. Ancak hastalığı geçirenler, geçirdiğini düşünenler, geçirmiş olabilirim diyenler, hatta evde geçiren olduğunu söyleyip ben geçirmedim diyenler arasında bile “Kafamın içi boş gibi, bir sürü şeyi hatırlamıyorum” cümlesini kuranlar var, halihazırda. Şu anda bile Çinli uzmanlar konuyla ilgili araştırmalarına devam ediyor ve insandaki dikkat eksikliğinin, unutkanlığın Kovid-19’un neden olup/olmadığına dair veri topluyor. Üstelik kalıcı olup olmadığına da bakıyorlar.

Peki, aşılarda sisli-puslu beyin semptomu bir yan etki olarak çıkıyor mu, acaba? Bu soruyu aşı karşıtlarının kullanması için yazmadım. Sonuçta aşı olmadığınız takdirde virüsün beyin iltihabı, beyinde oksijen yetersizliği, beyin felci gibi çok daha yıkıcı etkileri olduğunu biliyoruz. Sisli-puslu beyin semptomu solda sıfır kalır. Virüsün beyinde kalıcı unutkanlıklar, dikkat eksikliği, konsantre olamama gibi etkileri olacak mı, diye kendi kendime soruyorum. Dedim ya, bu günlerde çevremde bu semptomlardan yakınan insanların sayısı arttı. Algıda seçicilik de diyebilirsiniz, sonuçta konunun uzmanı değilim.

Ne yapacaktım ben? Yazımı mı yazacaktım, ocağı mı kapatacaktım? Karıştırdım. Yok, ikisi de değildi galiba.

Merak edenler için bir kaynak:

---------0----------

İzmir, 22 Mayıs 2021.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi