
Mehmet Şandır
Suçlu ayağa kalk!
BENCE; Ölüm bu kadar kolay olmamalı!
Hayat bu kadar ucuz olmamalı...
Geçen hafta yüreğimiz yandı...
Bolu’nun dağlarında bu defa ormanlar değil insanlarımızı yaktılar...
Yanan insanlıktı; yüzümüz kızardı, vicdanımız sızladı, öfkemiz taştı; isyan ettik...
Bolu Kartalkaya bölgesinde yaşanan otel yangınında 78 vatandaşımız hayatını kaybetti. Okulların devre arasında çocukları ile tatil yapmak için gelmişlerdi, yanarak veya dumandan boğularak öldüler...36’sı çocuktu; karne sevincini yaşayamadılar...
Para için gözü dönmüşleri nefretle kınıyorum ancak gerçek sorumlulara birkaç sözüm var...
Kartalkaya faciası Türkiye’ye yakışmadı, zamana yakışmadı...
Ülkemizde epey zamandır böyle kitlesel ölümler yaşanır oldu. Her defasında bildik tepkiler, bayat mesajlar ve siyasi partiler arasında çirkin polemikler...
Sorumluluk makamında olanların “sorumlulardan hesap sorulacaktır” beyanları artık mide bulandırmaya başladı. Bugüne kadar hemen hiçbir facianın gerçek sorumlularından hesap sorulduğu görülmedi...
Ölen öldüğü ile kaldı, yüreği yananın yanına kaldı acılar...
Birileri yargılandı; mahkum edildi...
Ancak gerçek sorumlular ve suçlular hiç sorgulanmadı!
“Siyasetin sorgulanması sandıkta olur” diye kendilerini savundular...
Sayın Cumhurbaşkanı, "Kartalkaya otel yangınında milletimize bu büyük acıları yaşatanlar mutlaka yargıya hesap verecek" demektedir.
Bu beyanı sayın Erdoğan’dan o kadar çok duyduk ki artık anlamını yitirdi...
Hukuk kurmak, denetim yapmak, önleyici tedbirler almak ve yanlış yapanları cezalandırmak sorumlusu ve yetkilisi olanlar, her defasında birilerini suçladı ve sorumluluktan kaçtı.
FETÖ ihanetinin siyasi sorumluları sorgulandı mı?
Kahramanmaraş merkezli depremde resmî rakamlara göre en az 53 bin 537 insanımız çürük binaların enkazı altında hayatını kaybetti.
Siyasi iktidardan aynı terane; “Sorumlulardan hesap soracağız.”
Evet, bazı müteahhitler ve belediye görevlileri yargılanıyor...
Ancak, 22 yıllını tamamlayan iktidar dönemlerinde imar barışı adıyla çıkarılan AF kanunlarının siyasi sorumluluğunu üzerlerine asla almadılar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile yapılan imar değişikliklerinin sorumluluğunu da...
Beklenen İstanbul depremi için hala nutuk dinliyoruz...
İstanbul'da 600 bin konutun acilen dönüştürülmesi gerektiğini Bakan Özhaseki söyledi. Bir olağanüstü hal ilanı duydunuz mu?
Soma’da maden ocağında toprağın yüzlerce metre altında çıkan bir yangında 301 işçi hayatını kaybetti. Gerekli teknik tedbirler yeterince ve zamanında alınmadığı ve hukuki düzenlemeler yapılmadığı için 14 Ekim 2022'de bu defa Amasra’da 42 maden işçisi toprağın altında kaldı; hayatını kaybetti.
Sayın Erdoğan, “Bunlar olağan şeylerdir. Bunun fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok.” diyerek yine sorumlulardan hesap sorulacağını duyurdu.
Halbuki 3 yıl önce Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) maden ocaklarında yaşanan kazaları önlemek için bir inceleme yaptırmış ve bir rapor hazırlatmıştı. “Araştırma ve İnceleme Raporu” başlıktı raporda, DDK, çok açık ifadelerle ILO’nun 176 sayılı “Madenlerde Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi”nin onaylanmasının maden sektöründe iş sağlığı ve güvenliği bakımından gerekli olduğu vurgulanıyordu. Ancak Türkiye, 1995 tarihli bu sözleşmeyi uzun zaman onaylamaya yanaşmadı.
Maden kazalarının siyasi sorumluluğu yok mu?
Çoklu ölümlerin yaşandığı bir diğer alan da tren kazalarıdır.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hareket sinyalini vermesinin ardından ilk seferini yapan hızlandırılmış tren, tüm ikazlara rağmen “hızlı tren seferlerini başlattık” böbürlenmesi için 80 kilometre hızla gitmeleri gerekirken 132 kilometre hız yaptırılınca Sakarya'nın Pamukova İlçesi yakınlarında Mekece Köyü mevkiinde raydan çıkarak devrilmiş ve 41 kişi yaşamını yitirmiş 89 kişi de yaralanmıştı.
Birinci makinist Fikret Karabulut'a 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 1.500 lira para cezası verildi. Ancak dönemin ulaştırma bakanı Başbakan, dönemin genel müdürü milletvekili yapıldı.
Kartalkaya faciasında da sorumluluk, yine orta yerde “sahipsiz ve öksüz” kaldı; suç, Bolu Belediyesi’ne yıkılmaya çalışılıyor.
Kültür ve Turizm, İçişleri, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Çevre ve Şehircilik bakanlıkları ve Bolu Valiliği, “sütten çıkmış ak kaşık”, hiç sorumlulukları yok(!) öyle mi?
Devleti yönetmek, milletin can ve mal güvenliğini korumak sorumlusu olan Sayın Cumhurbaşkanı, zaten anayasal “sorumsuz.”
Sözün sonu; Dicle Nehri’nin kıyısındaki kuzudan sorumlu olduğunu iddia edenler, vicdanlarınız rahat mı?
Maşeri vicdan sizi yargılıyor; suçlu ayağa kalk!