Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

Gazze Yangını

BENCE; ateşkes antlaşması kalıcı barış getirmez; kendimizi kandırmayalım!

Gazze, 8 Ekim 2023 tarihinden bu yana kesintisiz iki yıl, İsrail ve destekçileri tarafından içindeki her türlü canlı ve cansız varlıkla birlikte acımasızca yakıldı, yıkıldı.

Gazze'ye atılan bombaların gücü Hiroşima'ya atılanın atom bombasının yaklaşık 4.6 katıymış; Hiroşima kentinde yaşayan 350 bin kişiden 140 bini yanarak hayatını kaybetmiş. Gazze’de 70 bin ton bomba ile yıkılan 500 bin binanın enkazı altında yüzbinlerce insan yatıyor; resmi rakamlar aldatıcı...

Gazze, kıyameti yaşadı, yangın yerine döndü...

Bu yangının ülkemize ve bölgeye sıçraması şimdilik önlenmiş görünüyor.

Küresel cinnet haline dönüşen bu yangının kaynağı eskilere dayanır, sebebi bilindik; Hristiyan Batı’nın sömürgecilik damarı ve muhteris yöneticilerin doyumsuz açgözlülükleri...

Bugünün başlangıcı yüz yıl öncesine dayanır;

Gavrilo Princip isimli bir teröristin Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’a 28 Haziran 1914'te Saraybosna’da attığı kurşunla küresel cinnet başladı. 1. Dünya Savaşı veya Harb-i Umumi denilen bu savaşta 48 ülkeden 70 milyon asker, 28 Temmuz 1914 tarihinden 11 Kasım 1918 tarihine kadar 4 yıl savaşmış 35 milyonu hayatını kaybetmiştir. Bugün Gazze’de gördüğümüz manzaraların daha fazlası Avrupa’nın her şehrinde yaşanmıştır; Avrupa, kendi kendini imha etmiştir.

Ve nihayet savaş, Japonya’ya atılan atom bombası ile Avrupa ve diğer bölgelerde 1945 yılında tamamlanmış, yangın, “soğuk odaya” alınmıştır.

Ancak Ortadoğu’da yangın, kesintisiz günümüze kadar devam etmiştir.

Yangının kaynağı ve sebebi küresel güçlerin emperyalist dış politikalarıdır. Ortadoğu’nun yer altı zenginliklerini ve yerüstü jeopolitik değerini kendi çıkarları için kullanmak...

Bölgeyi sürekli bir çatışma ve savaş halinde tutmuşlardır; Ortadoğu, Osmanlı Türk Devletinden sonra ‘gün yüzü’ görmemiş; ateşle imtihan edilmiş, yangın içinde kavrulmuştur.

Aslında, bugün Gazze’de yaşananlar, devletine karşı düşmanla iş birliği yapan, kendisine yüzlerce yıl hizmet eden milleti arkadan hançerleyen gafletin/ihanetin kaçınılmaz sonucudur!

Kendilerini yaktılar; korkarım ki dün olduğu gibi bugün de bizi yine yakacaklar!

Birinci Dünya Savaşı sonunda Devletimiz yıkıldı, vatanımızın büyük kısmı; Balkan Yurdu ve Ortadoğu bölgesi elimizden alındı; milyonlarca insanımız Balkan dağlarında, Ortadoğu çöllerinde hunharca katledildi, yurtlarından sökülüp atıldı; milletçe yangınlarda kavrulduk!

Anadolu’ya sığındık...

Küresel güçlere ve yandaşlarına karşı büyük bir milli mücadele verdik; bedelini kanla ödeyerek Anadolu’yu kurtardık ve üstünde bir milli devlet kurduk; Lozan Barış Antlaşması ve 1924 Anayasası kurulan milli devletin iç ve dış hukuk senedidir. Kurucu kahramanların kurucu ilkeleri ve kuruluş hukukumuz geleceğimizin teminatıdır.

Bu Devlet’in öznesi Türk Milleti’dir, bu topraklarda yaşayan herkesi kapsar...

AMAN DİKKAT!

Ortadoğu’daki yangının ülkemize sıçramasını önlemek maksadıyla başlatılan “Terörsüz Türkiye” süreci “yeni bir milli kimlik yaratmak” için özneyi sulandırmaktadır; “Türk, Kürt, Arap 86 milyon milletim” sözü Sayın Cumhurbaşkanına aittir; bunun sonu nereye ulaşır?

Sayın Bahçeli’nin 1 Ekim 2024 tarihinde TBMM açılışında ”dünyada barış isterken ülkemizde de barış yapmalıyız” diyerek PKK’nın siyasi temsilcilerine uzattığı dostluk eliyle başlayan bu süreç, muhatapları nezdinde bir kazanım ve yeni bir başlangıç olarak görülmektedir.

PKK, bu süreci şöyle tanımlıyor; (12 Mayıs 2025 tarihinde yaptığı fesih açıklamasında); “Kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıkan ve Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK; Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözmek için Önder APO tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere devlet ve toplumla bütünleşmek için kendini feshetmektedir. Hukuki ve anayasal düzenlemelerin yapılması gereklidir” diyor. Abdullah Öcalan ise 9 Temmuz’da yaptığı videolu çağrıda “ Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir” diyor.

Sizin ne söylediğiniz değil muhatabınızın ne anladığı önemli...

İyi niyetle ve gelecek endişesi ile başlatılan Terörsüz Türkiye süreci korkarım ki ülkemizi yangın yerine çevirecektir! Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım!

Komşudaki yangına su taşırken evimizi ateşe vermeyelim!

Bu coğrafya çok değerlidir ve emperyalistlerin projeleri devam etmektedir.

Bu coğrafyada gaflet ölümdür!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi