Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

Tuzu Kuruların Adaleti...

TBMM’de bütçe maratonu başladı.

Merkezi yönetimin 2026 yılı bütçe teklifi geçen hafta Meclis’e sunuldu.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kasım ayı sonuna kadar müzakere edilecek, aralık ayında ise Meclis Genel Kurulu’nda tartışılarak kabul edilecektir.

“Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” demiş atalarımız.

AK Parti iktidarlarının aynası bütçe teklifleridir.

Bütçe teklifleri, ülke kaynaklarının kullanılmasını kanunlaştıran metinlerdir; adaletli olmak zorundadır. Milletin meclisinde, milletin vekilleri tarafından uzun müzakereler ve sert tartışmalar sonunda kabul edilirler.

BENCE; teklif edilen bu bütçenin adaleti yoktur, kalkınmaya ayrılacak kaynağı da bulunmamaktadır.

Adı ADALET ve KALKINMA olan iktidar partisinin 25 yılda ulaştığı nokta, kuruluş amacının tam tersidir. Bu bütçe teklifinde mağdurlar, mazlumlar, kimsesizler, garip guraba yoktur.

Önce rakamlara bakalım;

2026 yılı bütçe teklifinde 18,9 trilyon lira gider, 16,2 trilyon lira gelir öngörülmektedir. Açık; 2.7 trilyon lira. Gelirler tam tahsil edilebilinirse (ki genellikle mümkün olmaz) bu 2.7 trilyon liralık açık, iç ve dış piyasalardan yüksek faizlerle yapılacak borçlanmalarla kapatılacaktır.

Borç, gelecek nesillerin ekmeğinden hırsızlıktır; bu adaletsizliktir!

Gelirlerin çok büyük kısmı dolaylı ve dolaysız vergi gelirleridir.

Vatandaşların elde etmiş oldukları kazançlar üstünden alınan vergi dolaysız vergidir; herkese eşit oranda uygulanmaktadır.

Ayrıca, sabit ve dar gelirliler, emekliler ve çalışanlar, gelir vergisini devlete peşin hatta ücretini almadan öderken, gelir vergisi mükellefi diğer şahıs ve kurumlar yıl sonu (masraflarını düştükten sonra) taksitle ödemektedir; bu da adaletsizliktir!

Tüketim üzerinden alınan vergilere ise dolaylı vergiler denilir. Dolaylı vergi ürün veya hizmet satın alındığı zaman, satın alım esnasında ödenmektedir; yoksul, zengin dolaylı vergi ödemekte eşittir; bu adaletsizliktir!

Dolaylı vergide zengin fakir ayırt edilmediğinde ödenen verginin düşük gelirlinin üstündeki vergi yükü yüksek gelirliye nazaran yüksek kalacaktır. Bu duruma uzmanlar ‘tersine artan oranlılık’ demektedir. Bu uygulamanın gelir dağılımını bozucu etkisi yüksektir.

Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı son 15 yılın ortalamasına bakıldığında yüzde 66,05, dolaysız vergilerin payı ise 33,95 olmuştur.

(Bu oran Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde tam tersidir)

AKP’ye özgü adaletsizlik yandaş şirketlerin vergi borçlarının silinmesidir; 3 trilyon 597 milyar liralık vergi geliri istisna ve muafiyetler kapsamında alınmayacakmış; bütçe teklifinde bu husus sosyal yardım ve destek olarak gösteriliyor. Uygulama öyle değil. 2013-2023 yılları arasında toplam 7,5 milyar lira vergi borcu silinmiş.

Büyük kurumların silinen vergileri veya şirketler için uygulanan muafiyetler ve istisnalar vergi harcaması olarak sayılıyor.

Bütçe teklifinde 2026 yılı için gelir vergisinde 1 trilyon 729 milyar lira, kurumlar vergisinde 768 milyar lira, katma değer vergisinde ise 728 milyar lira vergi harcaması olarak öngörülüyor.

Vay anam vay, adalete bak! Yoksullar için verilen elektrik ve doğal gaz destekleri kaldırılırken tuzu kurulara yağlı börek!

Yetmez! bütçe giderlerinin 2 trilyon 741 milyar lirası faiz giderleri için ayrılıyor; “Nas var nas” ve “Faiz sebep enflasyon sonuç” diyerek başlatılan sürecin yükü Kur Korumalı Mevduat faizi olarak yoksulun sırtına yüklendi... Bu bütçe faiz lobilerinin bütçesi...

Uzmanlara göre, KKM uygulaması üç yılda ülkeyi 60 milyar dolar zarara uğrattı. Mahfi Eğilmez’e göre zarar 60 milyar doların çok üzerine çıkar.

SONUÇ;

“Atı alan Üsküdar’ı geçti”, Nurettin Nebati’nin gözleri ışıl ışıl(!)...

Milletin yıllarını çaldılar. Sosyal devlet ilkesi, gelir dağılımı adaleti yok oldu.

Ancak, Adalet’in(!) tuzu kuru...

Kısaca;

Bu bütçe teklifinin adaleti yok.

Bu teklif, toplum içinde gelir dağılımı adaletsizliğini daha da büyütecektir...

Yırtılan yine vatandaşın yakasıdır!

TÜRK-İŞ’in Ekim 2025 araştırmasına göre, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 28 bin 412 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 TL’ye yükselmiş.

Asgari ücret 22 bin 104, en düşük emekli aylığı hâlâ 16 bin 800 lira...

Enflasyon yüzde 33, mutfakta yangın var...

Bu sonuçta adalet var mı?

“Dün ülkemizde bir toplu iğne üretemiyorduk” diyenler eserleri ile övünebilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi