Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Turizm 2025

Turizmi salt döviz getirecek bir ekonomik etkinlik olarak değerlendiren anlayışa, yarım yüzyılı aşan meslek hayatım boyunca karşı çıktım. Turizmden serbest rekabet ortamı dışında verimlilik ve ekonomiye katkı beklemek, anlamsızdı. Üstelik hizmeti üreten ile tüketicinin süreci eş zamanlı paylaştıkları belki de tek sektördü.

Nedense turizmin bu yanı bizde fazla önemsenmez. Belki bu yüzden serbest rekabet kavramının, çıkar amaçlı yaklaşımlarla yok edildiği bir dönemi fazla tepki vermeden geçiriyoruz. Meslek kuruluşları da sessiz kalmayı seçiyorlar.

AKP ile MHP ortaklığı kısa sürede tükettikleri kaynakları yeniden kazanmak amacıyla, tüketimi kısmayı hedefleyen bir ekonomi politikası uyguluyor. Ancak günümüze kadar başarılı olamadı. Türkiye “Cumhuriyet Tarihi” boyunca bütün zamanların en ağır ekonomik krizine sürüklendi. Hızla azalan döviz rezervlerini elde tutmak amacıyla kurgulanan, yüksek faiz-düşük kur denklemi beklenen sonucu veremedi.

Kuru baskılayan ekonomi politikası, konaklama başta turizme hizmet sunan işletmelerin, özkaynaklarını eritti. Örneğin turizmcilerin kullandıkları krediler, son dönemde yüzde kırk oranında arttı. Ekonomi yönetiminin döviz kurlarını baskılayan tutumu, piyasa gerçekleri ile bir türlü örtüşmüyor.

Girdilerin açıklanan resmi enflasyon oranlarının üzerindeki artışı, yurtdışı ağırlıklı çalışan işletmelerin zararlarını doğal olarak büyüttü. Özellikle tatil bölgelerindeki işletmeler bu yüzden AB pazarındaki rekabet üstünlüklerini yitirdiler. Kısaca; Türkiye dışarıda pahalı bir ülke haline geldi. Akdeniz ve Ege’de geleneksel rakiplerinin gerisinde kaldı.

Sektör Türkiye’de ekonomik kriz ile uğraşırken, ana pazar konumundaki Rusya, Almanya ve İngiltere pazarları da dünya ekonomisindeki durgunluktan etkilendiler. Orta ve altındaki gelir gruplarının ülkelerinde yaşadıkları güçlükler, Türkiye’ye dönük talebin azalmasında etkili oldu. Rusya-Ukrayna Savaşı gibi etkenler talebi bizim dışımızdaki nedenlerle azalttı.

AB pazarında erken rezervasyon dönemine rastlayan, Kartalkaya’daki otel yangını ve kaçak içki yüzünden ölümler, yurtdışında Türkiye’den çok daha fazla yankılandı. Özellikle tek ve asıl sorumlu konumundaki Bakanlığın tutarsız açıklamaları, yurtdışındaki tatil sigortaları yapan şirketleri ürküttü. Bakanlığın sorumluların üzerlerine gitmek yerine, bu sezon için beklentileri yükselten, pembe tablo çizen yaklaşımlarının yeterli olamayacağı anlaşılıyor.

Dış talep bu yörüngede gelişirken, iç talepte de beklentilerin gerçekleşme olasılığı azalıyor. Orta ve üstündeki gelir gruplarında yer alan T.C. yurttaşları, döviz kuru politikaları yüzünden pahalılaşan Ege ve Akdeniz kıyılarına gitmek yerine, geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda daha ucuz buldukları Yunanistan’ı tercih ettiler. Bu gelişme göz ardı edilmemeli.

Önümüzdeki sezona ilişkin gelişmeler ve talepteki düşme olasılığı dışında, kıyı bölgelerimizde iç pazarı olumsuz etkileyecek, başka gelişmeler de yaşanıyor. Anayasanın açık hükmüne karşın, halka açık olmaları gereken kıyılar, hızla yandaş girişimcilere gelir getirecek işletmelere dönüşüyor. Bu gidişle halka açık kıyı parçası kalmayacak.

Ege kıyılarında ikinci konut yapılaşması, çevre ve alt yapı sorunları yüzünden korku verici boyutlarda.

İmara açılan özellikle yaban hayatının sürdüğü, bölgelerde inşaatların verdikleri zararlar ne yazık ki, yerel yönetimlerin de ilgilerini çekmiyor. Örneğin Muğla’nın ilçeleri başta birçok tatil yöresinde yaşam alanları ellerinden alınan yaban domuzları, hava karardıktan sonra sokaklarda çöpleri karıştırarak, yiyecek arıyorlar.

Çevre Bakanlığı’nın destekledikleri girişimler dışında, yerel yönetimler de kıyıları ecri misil ödemesi karşılığında, yiyecek-içecek hizmeti sunan işletmelere kullandırmakta sakınca görmüyorlar. Yayalara ayrılan yollarda motosiklet trafiği şaşırtacak yoğunlukta.

Yaz aylarında artan talebi dikkate alan, yeterli otopark sayısı yok denecek kadar az. Bu işlev yaya kaldırımlarına yüklenmiş durumda.

Önümüzdeki sezonda turizmde alınacak sonuçlar ile bakanlığın iyimser varsayımlarının ne kadar örtüşeceğini, göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi