
Emre Alkin
“Yağmasan da gürle” derdi eskiler
Aralık ayında Merkez Bankası oldukça zamansız ve mesnetsiz bir şekilde faiz indirince "geri vites başladı" şeklinde bir sosyal medya mesajı paylaştım. Anlayanlar anladı, ancak bazı uzmanlar ve takipçiler ocak ayındaki ikinci indirimi görene kadar mesajımın inceliğini pek anlayamadı.
Ocak ayı enflasyonunun yüksek çıkacağını hepimiz biliyoruz. Ancak şubat ayında bir PPK toplantısı olmaması ve ocak ayı enflasyonun bugün yani şubat başında açıklanacak olması Merkez Bankası’na cesaret vermiş ki, yine faiz indirdi. Oyunu okumaya çalışan herkes, ekonomi yönetimine Külliye'den oldukça net bir mesaj verilmiş olduğunu ve bu sebeple çaktırmadan büyümeci politikalara dönüş yapılacağını söylemişti. Nitekim doğru çıktı.
Şu an uygulanan ve ismine “dezenflasyonist politika” denen reçete ile verim almak zaten imkansız. Sanayiciden sokaktaki vatandaşa kadar herkes şikayetçi; buradan geçmişi unutturacak bir zafer çıkmaz. Dolayısıyla ekonomi politikalarının hızlı olmasa da mutedil bir süratte büyümeci yaklaşıma döneceğini öngörmek mümkün. Bakan Şimşek'in son söylemleri de uygulanan reçeteden dönülmekte olunduğunu kanıtlamakta.
Mesela "enflasyonu arz yönlü politikalarla da düşürmeyi hedefliyoruz" açıklaması ilginç. Açıkçası ekonomi tarihinde bunu başarmış kimse yok. Çünkü enflasyonu makul bir seviyeye düşürmeden tekrar büyümede gaza basılırsa fiyatlar tekrar yükselir. Ancak istihdam artar, kredi olanakları genişler ve tüketim artarsa insanlar enflasyon oranlarına aldırmadan hayatlarına devam ederler. Önemli olan ücretlerin hayat pahalılığı karşısında ezilmesini önleyecek bir dengeyi bulmak. Bu da söylediniz kadar koşar değil. Yani hem enflasyon yüzde 30 civarında kalacak hem de insanların buna aldırmayacağı bir gelir artışı olacak. Kısa vadede bunu sağlayıp sonra tekrar yükselen enflasyonun içine düşülen zamanlar çoğunlukta.
Peki Ekonomi Yönetimi bunu bilmiyor olabilir mi ? Sanmıyorum. Ancak yazının başında da belirttiğim gibi uygulanan reçetenin başarısızlığı ve hedeflerin tutarsızlığı neticesinde bir strateji değişikliği elzem oldu. "Arzı artırarak enflasyonu düşürme" herhalde duyabileceğimiz en irrasyonel reçete ama 23 Şubat'ta gerçekleştirilecek Ak Parti Genel Kongresine kadar herkes bulunduğu pozisyonu muhafaza etmeye çalışıyor gibi gözüküyor.
Demek ki tam 1.5 yıl boyunca boşuna eziyet çekip yorulmuşuz. Mart ayından itibaren kredi olanaklarının genişlediği ve büyümenin tekrar arttığı bir başka iklime geçeceğimizi öngörmek mümkün. Zaten bu halde gidebileceğimiz fazla yer de yoktu.