Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

Yaratılan olmanın kendi içindeki çaresizliği!

Nefes alamadığımız, alırken acı çektiğimiz, insanlığın katledildiği bir sistemin içinde olduğumuzu bir kez daha sarsılarak hissettik. Gazze’de olanlar hepimizin suçu ve derdi, geç kalınmış çözümsüzlüğün bir sorunu. Dünyanın bu kadar kötü bir yer olacağını bilseydik belki de dünyaya gelmek istemezdik. Hep birlikte ne ezen, ne ezilen ve hakça bölüşülen bir düzen bu kadar zor mu?

Bu sorgulamaların içindeyken Çağan Irmak’ın ‘Yaratılan’ dizisinin 3 bölümünü basın gösteriminde izledim. Yaşanan mesele ışığında anlatılan hikâye daha da değer kazanıyordu gözümde; yavaş yavaş insanın kendisiyle kötücül ve intikamcı varlığa dönüşmesine tanık oluyorduk ve insan yaratılan olmaktan çıkıp Tanrı’yı oynamaya kalkıyordu. Adeta karşısında hükmettiği her insana seni ben yarattım diyecek kadar kibirli, egolu, sahte ve insanlıktan çıkmıştı. Dünyaya kafa tutma hali baş gösteriyordu.

Kaderine terk edilen hep yalnız kalandı!

Bulaşıcı hastalıklardan kaçıyorduk, (savaştan kaçıyorduk) o kaderine terk edilen yaratılana belki de acıyarak uzaktan bakabiliyorduk. Pandemide de bunun bir provasını yaşamamış mıydık? Oysa her birimiz birbirimizin hayatlarında ölümlü olsak bile ölümsüz olmayı diledik hatta Yaratan ile zaman zaman pazarlıklara girip “Madem bizi yarattın niye öldürüyorsun” dedik. Ama insanın insanı öldürdüğü bir düzende Yaratan’a bizi öldürme demek de haddini aşan bir şey bu durumda değil mi? 

Çağan Irmak’ın 15 yıl önce kurduğu hayali…

Çağan Irmak benim için çok özel bir sinemacı... Hayaller kuruyor, hayallerini bırakmıyor ve gün geliyor o hayaller gerçek oluyor. Çağan Irmak’ın 15 yıl önce kurduğu hayali ‘Yaratılan’ Netflix’te gösterime girdi. Kendisi için bu proje çok çok önemli...

Çağan Irmak, Mary Shelley’in Frankenstein’den esinlenerek ‘Yaratılan’ın hikâyesini oluşturduğu kitabı ilk kez 13 yaşlarında okumuş. Bugün bile okuması çok zor olan kitaptan etkilenerek yarattığı hikâye o kadar farklı ve güzel ki! Kitabın sadece iskeletini aldığını söyleyen yönetmen buradan yola çıkarak kendi düşlediği bir dünyayı kurmuş.

Zamanlarına aykırı düşen, insanlığa şifa, hastalıklara çare bulmak için evrenin sırlarını arayan iki hekimin çıktıkları beklenmedik yolculuklarının içinde bulacaksınız kendinizi. 

Üstelik yaşam ile ölüm, delilik ile dahilik arasında gezinen Ziya ile İhsan’ın nefes kesen yolculuğu ezberinizi bozacak ve sizi sarsacak. Doğaya, dünyaya, kadere kafa tutan sürekli bir hesaplaşma içinde olan gizemlerle dolu bir macera bekliyor seyirciyi.

“Ben yarattım veyahut bir canavar yarattım”

İnsan denen bizlerin yaratılan olma yolculuğu kendini kaybettiği sırlarla dolu, ölüm ise en büyük düşmanı… İnsanın yaşama ömrünün uzadığı bir dönemde ölüm ile burun buruna yaşaması da kendi elleriyle yarattığı bir canavarı olsa gerek!

“Ben yarattım veyahut bir canavar yarattım” diyor Yaratılan’ın önsözünde, hikâyenin devamını siz bu satırları okurken sabırsızlıkla izlemeye devam edeceğim.

Ve eminim emeği geçen herkese yürekten teşekkür edeceğim!

Oyunculuklar mı? Efsane… İzleyin büyüleneceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi