YKS geliyor…

Bu hafta sonu (26-27 Haziran), 2,6 milyon gencimizin üniversiteye giriş sınavlarına girmesi bekleniyor. Toplumsal stres seviyemizin yüksek olacağı bir hafta sonuna yaklaşıyoruz. Üniversite yöneticisi olarak yıllardır on binlerce aday ile görüştüm. Umutlarını ve kaygılarını anladığımı düşünüyorum. Basında birçok değerli “uzmanlardan YKS önerileri” yazısı çıktı ve çıkacak. Burada sınavı biraz daha farklı bir açıdan ele almaya çalışacağım.
YKS’nin önemi
YKS önemsizdir demeyeceğim, fakat bu sınavın atfedildiği kadar önemli olmadığını düşünüyorum. Bir gencin hayatındaki önemli birçok noktadan sadece birisi—ve bence en önemlilerinden birisi de değil. Neden mi? Şu anda ülkemizde üniversite kontenjanları o kadar yüksek ki, belirli bir başarıyı gösterenler bir programa yerleşebiliyorlar. Yerleştikten sonra öğrencinin önünde dikey geçiş, yatay geçiş, çift anadal, yandal, seçmeli dersler, ders dışı etkinlikler gibi birçok alternatif var. Ayrıca artık Coursera, edX, Udemy, Udacity, LinkedInLearning gibi kaynaklardan istenilen üniversite bilgisine (hatta daha fazlasına) ücretsiz ulaşım o kadar yaygınlaştı ki, öğrencinin hangi programa girdiği epey önemsizleşti.
Girmekle bitmiyor
Maalesef üniversiteler çağı yakalayamadılar. Özellikle teknoloji-yoğun alanlarda içerikte geri kaldılar. Daha önemlisi, içeriğin meta olduğunu ve gelecekte başarı için esas önemli olanın yetkinliklerin geliştirilmesi olduğunu göremediler. Dolayısıyla, hangi üniversitenin hangi programına girerseniz girin, kendi kendinizi ders dışı etkinliklerle geliştirmeniz gerekecek. Öğrenci kulüpleri, spor takımları, profesyonel gelişim programları, sivil toplum kuruluşlarında veya yeni girişimlerde gönüllü çalışma, her fırsatta staj, yurt dışı deneyimi, yabancı dil, teknoloji okuryazarlığı ve Yetkin Gençler gibi 21. Yüzyıl yetkinlikleri farkındalık programları üniversitede verilen içerikten daha önemli. Bu gerçek, YKS’nin önemini daha da azaltıyor.
Hazırsın!
Geçtiğimiz dönem geçmiş yıllardan epey farklı idi. Geçmişte öğrenciler sözde 12. sınıfı okurken sınava hazırlanırlardı. Bu yıl, birçok okulda eğitim neredeyse tamamen durdu ve o pek de istenmeyen 12. sınıf neredeyse devre dışı kaldı. Epeydir tek odak sınav. Hazırlanabileceğiniz kadar hazırlandınız. Önemli bir sınav öncesi kendinizi hazır hissetmemeniz çok normal, ama aslında hazırsınız. Önümüzdeki birkaç gün içinde sınava hazırlanmanın en iyi yolu daha fazla soru çözmek yerine sınava fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak hazırlanmak olabilir. Altı üstü bir sınav. Onlarcasına girdiniz. Buna da girin, yapabileceğinizin en iyisini yapın ve çıkın. Sınav sizden önemli değil. Geleceği varsa göreceği de var!
Sınav nedir, ne değildir?
Bu sınav, sizleri üniversite ve programlara en iyi şekilde nasıl yerleştirebileceğini bilemeyen büyüklerinizin kendi hayatlarını kolaylaştırmak için hazırladığı çoktan seçmeli bir sıralama sınavı. Tam bir kullan-at örneği. Bu sınav yaşamda başarı ve mutluluk için önemli olan birçok özelliği ölçemez: eleştirel düşünme, yaratıcılık, motivasyon, esneklik, merak, azim, güvenilirlik, dayanıklılık, empati, coşku, disiplin, özfarkındalık, özgüven, özyönlendirme, yurttaşlık, liderlik, tutku, cesaret, beceriklilik, dürüstlük, hayret duygusu, estetik duygusu, birlikte başarabilmek… Dolayısıyla bu sınavda başarılı olursanız bunu sakın bir gelecek güvencesi olarak görmeyin. İstediğiniz başarıyı elde edemezseniz de fazla dertlenmeyin. Bu sadece bir sınav. Hiçbirinizden büyük değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi