Erhan Erkut
En Tepedeki Bilim İnsanları
Akademisyenlerin en önemli akademik çıktısı hakemli dergilerdeki yayınlarıdır. Bu yayınlara yapılan atıflar yazarların bilimin gelişimine olan katkısını ölçerler. Yayın ve atıf sayıları, araştırma fonlarının dağıtımında, öğrencilerin üniversite tercihlerinde ve üniversite sıralamalarında da belirleyici roller oynarlar. Yakın geçmişte Stanford Üniversitesinde tüm bilim dallarını ve araştırmacıları içeren standardize edilmiş bir atıf ölçütü geliştirildi. Bu kompozit atıf endeksi, atıf sayısı, makale sayısı ve atıf sayısını birlikte ölçen H indeksi, yazar sayısına göre belirlenen Hm indeksi ve yazar sırası gibi farklı faktörleri içeriyor.
Yeni ölçüt ile tepedeki %2
Bu yeni ölçüt ile Elsevier’in Scopus veri tabanı kullanılarak 7 milyon civarında aktif araştırmacıyı içeren dev bir veri tabanı çalışması yapıldı ve 22 farklı bilim dalındaki akademisyenler arasında dünyada en tepedeki %2’ye girenler belirlendi. Araştırmanın son versiyonu 19 Eylül 2025’te yayınlandı (https://elsevier.digitalcommonsdata.com/datasets/btchxktzyw/8). Bu araştırma dünyada büyük ilgi uyandırdı ve birçok üniversite kendi araştırmacılarının ilk %2’ye girdiğini gururla duyurdular.
En tepedekilerin ülkelere dağılımı
Kendi alanında en tepedeki %2’ye girebilen araştırmacıların çalıştıkları ülkelere göre dağılımında ilk 10 ülke şu şekilde oluştu.

ABD’nin ezici üstünlüğünün bir nedeni bu ülkede araştırmaya yapılan yatırım ve kurum sayısının çokluğu ise, diğer nedeni de yıllar boyunca beyin göçünden en fazla faydalanan ülke olması. Sıralamada Anglo-Sakson ve Avrupa ülkeleri dışındaki ülkeler Çin ve Japonya. Beklentim, Çin’in yukarıya çıkışının devam etmesi yönünde. Düşük nüfuslarına rağmen araştırmaya yatırımları sayesinde Hollanda, Avusturalya ve Kanada bu listede yer alabilmiş. Türkiye bu listede 1308 araştırmacı ile 25. sırada. Danimarka, İsrail, Belçika, Tayvan, Finlandiya, Norveç, Hong Kong, Avusturya ve Polonya gibi küçük ülkelerinin gerisindeyiz.
Ülkemizdeki sıralama
Araştırmacı sayısına göre en tepedeki 10 üniversitemizin sıralaması ise şu şekilde oluşmuş.

Bu sıralamada büyük devlet üniversitelerinin bulunması şaşırtıcı değil, fakat en tepedeki iki üniversitenin nispeten küçük olduğu (ve tıp fakültelerinin olmadığı) dikkat çekici. Küçük iki vakıf üniversitesinin ilk onda olduğunu da belirtmek gerek. Türkiye’nin en köklü ve büyük üniversitelerinin önemli bir kısmı ilk 10’da bulunmuyor, fakat eğer İstanbul üniversitesi ikiye bölünmese idi 9. sırada olacaktı.
Türk isimli araştırmacılar
Veri tabanında Türk araştırmacılardan sadece Türkiye adresli olanları belirtilmiş olduğu için tüm veri tabanını Türkçe isimler için taramak gerekiyor. ChatGPT desteği ile Türkçe isimleri ayıkladığımızda, hayatta olanlar arasında en tepedeki 10 Türk isim listesi şu şekilde oluştu.

Bu listedeki 10 araştırmacıdan sadece ikisi Türkiye’de görevli, beşi ise ABD’de çalışıyor (biri emekli, biri Kanada’da, biri ise Almanya’da).
En iyilerimiz dışarıda
Bu araştırma iki noktayı ortaya çıkarıyor: 1) Türkiye kökenli araştırmacılar farklı alanlarda dünya çapında araştırmalara imza atabiliyorlar ve kendi alanlarının en tepesinde bulunabiliyorlar; 2) En başarılı araştırmacılarımız yurt dışında (özellikle ABD’de) çalışanlar arasından çıkıyor. Birinci nokta bize gurur vermeli, ikinci nokta ise bizi düşündürmeli. En üretken Türkiye doğumlu akademisyenlerin yurt dışında olmasının nedeni kendilerine sağlanan araştırma olanakları mı, yoksa Türkiye’deki akademik ortamın ve araştırma ikliminin olumsuz yanları mı? Kanımca ikisi de önemli ve eğer Türkiye’deki akademik özgürlük erozyonu devam ederse daha fazla üretken araştırmacımız yurt dışını tercih edebilir ve daha az üretken araştırmacı yurt dışından ülkeye geri döner.