2025 Lisans Kontenjanları

Bu yıl da geçen yıl gibi kontenjanlar sınav sonuçlarından sonra açıklandı. Aşağıda geçen yıl ile bu yılın lisans kontenjan sayılarını görüyorsunuz. Tablodaki kontenjanlar “genel kontenjan” olarak tanımlanan ve herkese açık olan kontenjanlar (yani okul birincileri ile 2 yıl önce tanımlanmış olan depremzede yakını, şehit/gazi yakını ve 34 yaş üzeri kadın kontenjanlarını içermiyor).

Geçen yıl, 2020’den bu yana artışta olan kontenjanlar ilk defa düşürülmüş idi—hem de ciddi bir miktarda (toplamda %10,5). Bu yıl kontenjanlar yine düşürülmüş. Yıllardır ülkede büyük bir kontenjan balonu olduğunu yazan birisi olarak bu cesur kararı alkışlıyorum. Geçen yıl ile olan fark ise kontenjanların nerelerde düşürüldüğünde: Geçen yılki düşüşün tamamı devlet üniversitelerinde olmuş iken, bu yıl devlet kontenjanı az da olsa artmış ve düşüş diğer kategorilerde olmuş. Bunun sonucu olarak, toplam kontenjanda devletin payı %63’ten %71’e çıkmış.

Vakıf kontenjanları ciddi sayılabilecek bir oranda (%15,7) düşürülmüş. Vakıf kontenjanlarının %11’i burslu, %69’u %50 indirimli, %6’si %25 indirimli ve %15’i tam ücretli. Yani medyada yer alan sansasyonel üniversite ücretlerini adayların epey küçük bir kısmı ödeyecek. Hatta birçok vakıf üniversitesi %50 indirimli kategoride %75’e kadar çıkan ek tercih bursları da veriyor.

Genel kontenjanın dışındaki kontenjanlar (okul birincileri, depremzede yakını, şehit/gazi yakını ve 34 yaş üzeri kadın) 2023’te 34.697 iken 2024’te 28.083’e düşürülmüştü, bu yıl da 21.344’e düşürülmüş—yani bu kontenjanlarda ciddi bir daralma söz konusu (bu yıl %27). En büyük düşüş %51 ile depremzede yakını kontenjanında.

En yüksek kontenjanlı programlar

2025 için toplam “genel” kontenjanı 5.000’ın üzerinde olan 21 program (veya program grubu) aşağıdaki tabloda. Bunların toplam kontenjanı tüm sistemdeki lisans kontenjanının %48’ini oluşturuyor.

Notlar:

  1. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Uluslararası İlişkiler
  2. İktisat, Ekonomi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Ekonometri ve Ekonomi-Finans
  3. İlahiyat ve İslami Bilimler/İlimler

Tıp

Tıp’ta 605 kişilik (%3,3) bir artış görünüyor. Bu artışın bir nedeni geçen sene öğrenci almayıp bu sene öğrenci alacak olan fakülteler: Haliç (153), Trabzon (60), Beykent (59), İzmir Ekonomi (39), Manas (25). İkinci neden ise kontenjan artışları. Yirmi ve üzeri artışlar şöyle: Medipol (107), Ufuk (59), Nişantaşı (54), Biruni (39), Yüksek İhtisas (29), Karatay (20). 93 fakültenin kontenjanı aynı kalmış, az sayıda fakültenin kontenjanı ise kısılmış. En ciddi eksiltmeler Muğla (41) ve Okan (24). Tıp tercihi yapacak adayların özellikle yeni açılan programların kadrolarını ve olanaklarını dikkatle incelemesi gerek.

Hemşirelik

İkinci en popüler program olan Hemşirelikte, Tıp programlarının aksine, kayda değer (1061 kişilik) bir kontenjan azalması görülüyor. 31 üniversitede kontenjan artışları varken, 81 üniversitede kontenjanlar azalmış. Kontenjanı en çok artan üniversiteler İstanbul Medipol (168), Kıbrıs Aydın (71), Ankara Medipol (62), Acıbadem (49), Nişantaşı (49), Alanya (39), Altınbaş (39) ve Biruni (39). En büyük düşüşler ise Muğla (140), Akdeniz (95), Selçuk (50), Antep (50), Aksaray (50) ile Yozgat (40), Sivas (40), Marmara (40), Erciyes (40) ve Ağrı (40). Kontenjan hareketliliğinin oldukça yüksek olduğu Hemşirelikte adayların bu değişikliklere dikkat etmesi gerek.

İİBF

Yıllardır ciddi bir balon oluşmuş olduğunu yazdığım Siyaset program grubunda bu yıl ciddi bir kontenjan eksiltmesine (%31) gidilmiş. Bu alanları seçecek öğrencilere önerim mutlaka iyi bir İngilizcenin yanına bir işletme yandalı koymaları, teknolojik okuryazarlıklarını geliştirmeleri ve olabildiğince çok staj yapmaları. Bunun yanında diğer İİBF programları da bu yılki kontenjan azaltımından paylarını almışlar; işletme (%21) ve iktisat grubu (%20). İktisat grubunun toplam kontenjanın bir meslek programı olan işletmenin kontenjanından yüksek olması bence yanlış. İktisat seçecek adaylara önerim işletme yandalının yanında yapay zekâ konusunda kendilerini eğitmeleri ve mutlaka staj yapmaları. Geçmişte dikkat çektiğim başka bir balon olan psikolojide %3,2’lik bir eksiltme yapılmış, fakat Psikoloji için 11.000 kontenjanı hala yüksek buluyorum.

Hukuk

Bu yıl bana en ilginç gelen değişiklik Hukukta olmuş. Geçen yıl YÖK de Hukukta denizin bittiğinin farkında varıp toplam Hukuk kontenjanını %7,7 aşağıya çekmişti. Bu yıl ise Hukuk kontenjanları tam 4156 kişi (%29) düşürüldü. Özyeğin Hukuk’u kurduğum 2010-11 yılında ülkedeki toplam Hukuk kontenjanı 8,710 idi. Sadece 7 yıl içinde toplam kontenjan neredeyse ikiye katlandı, ama bu dönemde hoca sayısı pek artmadı. Bu yüksek kontenjan hem eğitimin kalitesini düşürdü hem de hukuk mezunları arasında işsizliğe yol açtı. Geçmişte de yazdığım gibi, şu anda ülkemizdeki birçok hukuk fakültesinde (özellikle devlette) sınıflar çok kalabalık, kürsüden öğretme sistemi kullanılmakta, devam zorunluluğu, yabancı dil eğitimi, tartışma, araştırma ve pratik yok. Özetle ülkedeki birçok hukuk fakültesinde verilen örgün eğitim aslında açıköğretimin özelliklerine sahiptir. Bu nedenlerle YÖK’ün Hukukta hem barajı 100.000’e çıkarmasını, hem de kontenjanları radikal olarak aşağıya çekmesini çok olumlu buluyorum.

Hukuk kontenjanlarının düşmesi kadar ilginç bir nokta da bu düşüşün neredeyse tamamının devlet üniversitelerinde olması. Ankara Üniversitesinin kontenjanı 500’den 200’e düşürülmüş. Dokuz Eylül’de 260, İstanbul’da 250 düşüş var. Devletteki Hukuk kontenjanı 8876’dan 4902’ye düşmüş (tam %45’lik bir düşüş). Vakıfların kontenjanı ise 4842’den 4612’ye (sadece %5) düşmüş. Son yıllarda Hukuk kontenjanlarında vakıflardan devlete doğru bir kayma gözlemlemiş ve bunu “hukuk eğitiminin devletleştirilmesi” olarak nitelemiştim. Halbuki bu yıl tam tersine bir karar ile vakıfların toplamdaki ağırlığı %35’ten %48’e çıkmış. YÖK önce barajı yükselterek vakıfları korkuttu ve birçok vakıf hukukta tercih bursları tanımladı. Sonra da devletteki kontenjanları ciddi olarak aşağıya çekip hukuk hedefleyen birçok adaya vakıfları adres gösterdi. Son yıllarda gördüğüm en ilginç kontenjan hareketliliği.

Hukuktaki düşüş adayları nasıl etkileyecek? İstanbul Hukuk’taki genel kontenjanın 500’den 250’ye çekilmesinin sonucu olarak İstanbul Hukuk’un taban sıralamasını tahmin etmek için geçen seneki tavan (214) ve taban (5560) sıralamaları kullandım. Tavan ile taban arasındaki sıralamaların bir doğruyu takip ettiğini varsayarsak bu seneki taban sıra tahmini: 214 + (5560-214)*250/500 = 2900. Bu modeli İstanbul’dan sonraki en yüksek puanlı (tavanı 2622, tabanı 9005 olan ve kontenjanı 350’den 250’ye inen) Marmara’ya uygularsak, modelin 2025 tahmini: 2622 + (9005-2622)*250/350 = 7181 olur. Fakat geçen sene İstanbul Hukuk’a girip bu sene aynı sıralamalar ile giremeyen 250 kişi ne yapacak? Bu adayların tümü İstanbul’un altına Marmara’yı yazarlarsa, Marmara Hukuk’un tabanı 5560’ın bile üzerinde çıkar. Bunun sonucu olarak da geçen sene İstanbul veya Marmara’ya girebilen 250 öğrenci daha düşük puanlı programları yazarak domino etkisi yaratırlar.

Daha az tercih edilen programlara doğru gidildikçe domino etkisi nedeniyle taban sıralamalardaki yükselme daha fazla olabilir. Eşit Ağırlık kategorisinde toplam kontenjan eksiltmesinin %25 civarında olduğunu düşünürsek, tüm EA programlarında geçen senenin taban sıralamalarına fazla önem atfetmeyin. Bu yıl özellikle EA taban sıralamalarında deprem bekliyorum.

Mühendislik

Mühendislik kontenjanları geçen senenin doluluk seviyeleri ile uyumlu bir şekilde değiştirilmiş. Talebin yüksek kaldığı Bilgisayar, Endüstri ve Yazılımda kontenjan az da olsa artırılmış, talebin düştüğü Elektrik-elektronik, Makine ve (tabloda olmayan) inşaatta ise kontenjanlar geri çekilmiş. Yeni programlarda ise yapay zeka mühendisliklerinde ciddi bir artış olmuş. Tüm bu değişiklikleri makul bulmakla birlikte inşaat mühendisliğinin toplumda hak ettiği yeri bulamadığını düşünüyorum.

Diğer Programlar

Yukarıda en popüler 21 programı verdiğim tablonun tamamında 359 program (veya program grubu) var. Bunların arasında toplam kontenjanı 1000’ın üzerinde olan programlarda kayda değer değişiklikler şu şekilde: Diş hekimliğinde neredeyse 2000 kişilik ve Fizyoterapi ’deki 1200 kişilik kontenjan düşüşü biraz şaşırtıcı. Spor Yöneticiliğindeki 3000 kişilik artışa da pek anlam veremedim. Mimarlığın inşaat sektörünün duraklaması ile başlayan düşüşü devam ediyor. Bu yıl da %17’lık bir kontenjan kaybı olmuş. Maliye’de %33, Halkla İlişkiler ve Tanıtımda %23, Sosyolojide %14 düşüş var. Eğitimde son dönemin gözde programları olan okul öncesinde %15, sınıf öğretmenliğinde %8’lik düşüşler var. Bunların yanında PDR ve Türkçe öğretmenliğinde de %10’lük düşüşler görülüyor. Eğitimdeki düşüşün en çok etkilediği bölümler Fen Bilgisi Öğretmenliği (%53) ile ilköğretim matematik öğretmenliği (%32). Eğitimde kontenjanı artan tek program Özel Eğitim (%5). Diğer dikkat çekici düşüşler Radyo-Televizyon-Sinemada %34 ve Sosyal Hizmetlerde %42, Veterinerlikte %30, Gazetecilikte %44. Dikkat çeken artışlar ise Yeni Medya ve İletişimde %17, Lojistik Yönetiminde %20, Dijital Oyun Tasarımında %24, Bilişim Sistem ve Teknolojilerinde %24.

Sonuç

Geçmişte Türkiye’deki üniversite kontenjanları akademik veya ekonomik nedenlerle değil siyasi nedenlerle artırıldı, bu yanlış politika genç işsizliği sorununu çözmeyip sadece öteledi. Üniversitelerimiz yıllardır iş dünyasının beklentilerinden kopuk bir şekilde diplomalı işsiz yetiştiriyorlar. Yıllardır önerim hep aynı idi: birçok kontenjan ciddi olarak geriye çekilmeli, kontenjanlar öğretim üyesi sayısına endekslenmeli ve kontenjan planlama sürecinde gelecekteki istihdam piyasası beklentileri kullanılmalı. Gecen yıl ve bu yıl kontenjanlar belirlenirken doğru olduğunu düşündüğüm birçok adımın atıldığını görmekten mutluluk duyuyorum.

Unutmamalıyız ki sınıfta kalmanın olmadığı bir lise sisteminden çıkan öğrenciler, barajın olmadığı bir üniversite sınavı ile programlara yerleştiriliyor. Kontenjanların aşağıya çekilmesinin doğru olduğunu düşünüyor ve devamını bekliyorum. Üniversite diplomasının değerinin düştüğü bir dünyada daha fazla geleneksel üniversiteli yetiştirmek yerine gelecekte ihtiyaç duyulacak ve geleceği şekillendirebilecek, yetkinlikleri gelişmiş insan kaynağı yetiştirmeye odaklanmamız gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi