Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

'Adalet Çığlığı'

Adalet(!) aranıyor, gören var mı?

Toplumun tüm kesimlerinden yükselen ve acı bir çığlığa dönüşen adalet talepleri, artık bir milli güvenlik sorununa evriliyor; Milletle devlet arasındaki güven ve sadakat yıkılıyor, birlikte yaşamak duygusu ağır yara alıyor.

Adalet, en değerli ortak paydamızdır; ayağımızın altından hızla kaymaya başladı. Millet adına adalet dağıtan Yargı, toplum nezdinde güvenilmez kurum konumuna düştü; Yargı’nın adaletli karar verdiğine inananların oranı %27’ye düşmüş...

Bu hafta ‘Adalet Çığlığı’ haftası; sağır sultanlara inat...

6,5 milyon kamu çalışanı(memur) ve emeklisi yakınları ile birlikte yaklaşık 15 milyon insanımızın ekmek ve adalet arayışı, ülke gündeminin ilk sırasına yerleşti.

“İnsan onuruna yakışır bir yaşam ve insanca yaşanacak bir ülke istiyoruz!” çığlığı ile ülke genelinde yüzbinler, dün meydanlara döküldü. “emeğimiz, ekmeğimiz ve geleceğimiz için” ADALET istiyoruz diye haykırdılar.

Memur-Sen, geçen hafta, “Gelirde adalet, ücrette denge” talebini duyurmak için 81 ilde “’Memur-emekli nöbette eylem çadırı” kurmuş; genel greve gideceklerini duyurmuştu...

Her iki yılda bir Ağustos ayında yapılan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri geçen hafta başladı. Memur sendikaları tekliflerini/beklentilerini açıkladılar;

Buna göre; 2026 yılı için %10 refah payı, ilk altı ay için %25 ve 10 bin lira taban aylığı, ikinci altı ay için ise %20 zam olmak üzere toplam %88, 2027 yılı için ise ilk 6 ay yüzde 20 zam, 7 bin 500 lira taban aylığı, %15 zam olmak üzere toplam %46 oranında zam istiyorlar.

Buna karşılık işveren olan Hükümet’in teklifi; gülünçtü, “adaletsizliğin” belgesiydi!

Hükümet, 2026 yılı için ilk altı ayda yüzde 10, ikinci altı ayda yüzde 6, 2027 yılı için ise her iki altı ayda da yüzde 4 zam ve taban aylığa ise bin TL artış teklif etti.

%88 istenilen %16 verilen...

Bunda bir yanlışlık yok mu, aradaki uçurum nasıl kapanacak?

Bu pazarlıktan büyük ihtimalle memur ve emekliler yine çırak(!) çıkacak!

Bir önceki toplu sözleşme pazarlığında öyle olmuştu;

AK Parti yanlısı olduğu bilinen Memur-Sen başkanı Ali Yalçın bu gerçeği şöyle açıkladı; “2024 yılında Kamu İşvereni, %33 enflasyon hedefine rağmen, bize 15 + 10 teklif etti, oysa enflasyon %45 çıktı. 2025 yılında enflasyon beklentisi %15 olarak kayıtlara geçti, hakem 2025 yılında 6 + 5 puan artışına karar verdi, geldiğimiz noktada enflasyonun yıl sonunda %30 olması bekleniyor. Her iki yılda da maaş ve ücret artışları hem tahmin edilen hem de gerçekleşen enflasyona yenildi, verilen zamlar enflasyon karşısında 2 - 3 ay ancak dayanabildi.”

Ayrıca verilen sözler de tutulmamış!

Bu yıl yapılan görüşmelerden de benzer bir sonuç çıkacaktır; memur ve emekli sefalet ücretine mahkum edilecektir!

TÜİK verilerine göre enflasyonun yıllık %33,52, (bu oran (ENAG)’a göre %65,15), Açlık sınırının 26.413,17 TL. Yoksulluk sınırının 86.036,38 TL. olduğu günümüzde ortalama ücrete dönüşen asgari ücret; 22.104 lira. en düşük memur emekli aylığı 22 bin 671 lira, memura teklif edilen %10 zam artı bin lira...

Bu gelirle onurlu bir yaşam mümkün mü?

Bu bölüşmenin neresinde adalet var?

Kamu çalışanlarının “Adalet Çığlığı” haklı değil mi?

Yalnız çalışanlar mı?

Tüm üreticiler hükümetin uygulamalarından şikayetçi adalet arıyorlar.

Bir örnek; ülkede mısır hasadı başladı. Hükumet, bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 14-31 Temmuz arasında 500 bin ton mısırın sıfır gümrükle ithalatına izin verdi.

Bu adaletsizlik değil mi?

“Adalet Allahın emridir; Adaletsizlik ve iman aynı sinede bulunmaz” demiş bir dost.

Söz ortaya söylenmiş ancak muhatap belli değil mi

Ve nihayet, sözün sahibi en doğru sözü söylemiş; "Devlet, adalet üzerinde yükselir, gelişir, güçlenir ve büyür. Adaletin olmadığı bir devlet, tıpkı temelsiz bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkumdur” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22.5.2019)

Doğru söylemiş de(!)

Her 10 kişiden sekizinin (%82.4) geçim sıkıntısı yaşadığı Türkiye’yi 24 yıldan bu yana yönetenler kim, bu sonucun sorumlusu kim?

BENCE; Ülke yönetiminde adaletin olmadığı kesin, imanı bilemem...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi