GENÇLER DURSUN, GERİSİ GİTSİN…

Fenerbahçe’nin futbolunda yazacak bir şey kalmadı. Eleştirmek bile gereksiz, nafile… Takım o kadar ruhsuz oynuyor ki erken gol yese dağılıyor, erken gol atsa yatıyor. Ortada futbol kalmıyor. Kasımpaşa maçını Szala’nin 90. Dakika golüyle kurtardılar ama oynadıklarına kendileri bile futbol dememiştir.

“Hiç mi iyi bir şey olmuyor bu kulüpte?” diyenlere işte harika bir haber; “Fenerbahçe, daha önce Benfica ve Barcelona altyapılarında forma giyen 2006 doğumlu İsak Vural’ı kadrosuna kattığını açıkladı. Fenerbahçe sosyal medyasında transferi duyururken “Ailemize hoş geldin İsak Vural!” ifadelerini kullandı.

Kim bu İsak diyebilirsiniz? Bir kere 4 vatandaşlığı var. Annesi Norveçli, Babası İsveç ve Türk vatandaşı, bir de Benfica Portekiz vatandaşı yaptı. Yani 4 milli takımda oynayabilecek durumda.

Kısaca bakarsanız bir kere Barcelona’nın İsveç’ten almaya çalıştığını görürsünüz ama bir takım yaşa bağlı transfer yasakları nedeniyle alamadığını fark edersiniz. Kısa bir süre sonra Portekiz’e Benfica’ya gidiyor İsak. Sporting futbol akademisinde çalışıyor ve şimdi Fenerbahçe’de.

Yeteneği konusunda herkesin hem fikir olduğu ofansif orta saha oyuncusu. Tam da Mesut Özil’in oynadığı yerde. İnternette bolca videosunu görebilirsiniz. Bu arada Benfica’da İsak’ın gidişi nedeniyle ortalığın karıştığı, epey kıyamet koptuğu da gelen haberler arasında.

Peki böyle bir çocuk neden Fenerbahçe’yi tercih etti. Burada büyük pirimi Ali Koç Başkan’a vermek lazım. İsak’ın babasını ve kendisini ikna eden Ali Koç’a teşekkür edelim. Koç hiçbir şey yapamasa bile Eljif Elmas’tan başlayarak Ferdi, Arda, Çağtay, Muhammet ve diğer gençleri ikna etmeyi başardı.

İsak Vural’ın babasının ve kendisinin Fenerbahçeli olmasının etkisi olduğu da söyleniyor.

Şimdi bu durumda İsmail Kartal’a düşen bu gençleri değerlendirmek. Bu yılın kayıp sezon olduğu ortada. O zaman bu yılın kazancı bu genç yeteneklerin kazandırılması olabilir, olmalı. Bu saatten sonra Gustavo, Mesut, Ozan, Novak gibi isimlere tahammül etmenin anlamı yok. Başta Arda ve Çağtay olmak üzere gençler forma şansı değil ilk 11’de yer bulmalı diyorum.

Bu lafım da başta yan sütundaki arkadaş olmak üzere tüm tribünlere; gençlere tahammüllü olmak gerekiyor. Bırakalım hata yapsınlar, onlar yüzünden gol yiyelim, gol kaçıralım. Bunların sizi, bizi çıldırtan “güya” ağabeylerine tahammül edeceğimize, bu gençlere destek verelim. Tamam şımartmayalım gençleri ama üzerlerinde baskı da yaratmayalım. Fenerbahçe taraftarının bu olgunlukta olduğuna inanıyorum.

Gelelim Kasımpaşa maçına…İlk 11’de Arda Güler, Crespo ve İrfan Can Kahveciyi görmek keyif vericiydi. 4-2-3-1’lik dizilişte Crespo ve Zajc’a orta sahanın göbeğine hakim olmak düşmüştü. Berisha’nın hemen arkasında ise Arda Güler 10 numara pozisyonuna geçmişti.

İki takım da galibiyet hedefleyip açık futbolu tercih edince karşılıklı ataklarla başladı maç. Fenerbahçe golü Zajc’la erken bulunca atak iştahı bitti ve eveleyip gevelemeye başladı. Oyun üstünlüğü Kasımpaşa’ya geçti. Her iki takım da hızlı ve uzun toplarla pozisyon aradı. Kasımpaşa değerlendiremediği pozisyonlar yakalarken, Altay Bayındır’ı aşmayı başaramadılar. Fenerbahçe ise Rossi ile ileride ve İrfan Can’la orta sahada etkili olmaya çalıştı.

Seyri eziyet bir tempoyla başladı ikinci yarı. Bıraktık kolektif, keyifli takım oyununu, ilaç niyetine bireysel şık hareket bile yoktu.

Fenerbahçe tek bir atak bile yapmadan eveleyip gevelerken 65 dakikada İsmail Kartal, arda’şı çıkarıp Mert Hakan’ı, Berishayı çıkarıp Serdar Dursun’u aldı. Allahın parmağı yok. Sadece 1 dakika sonra o ana kadar uyuyan Kasımpaşa ilk atağını yaptı ve beraberlik golünü buldu.

Gol sonrası Fenerbahçe atak yapmaya niyetlendiyse bile bir türlü rakip ceza sahasında çoğalamadı. Valencia’nın girişiyle ilerde hafifçe kıpırdanan Fenerbahçe 90. Dakikada Szalai’inin vuruşuyla tekrar öne geçti.

Maç sonunda Kasımpaşalılar üzgün ve gergindi. Ancak kaybettikleri 3 puanın sebebi hakem değil, kendi beceriksizlikleriydi. Bu Fener’e bu kadar pozisyona girip gol atamayanın kimseye kızmaya hakkı yok.

TRİBÜNÜN MUHALEFET ŞERHİ: KEŞKE LİG TESCİL EDİLSE / İBRAHİM CAN

Sıralamamızdan memnun olduğumdan değil, ama her maç bu acıyı çekmekten, çocukluk aşkımızın düştüğü bu hali görmekten gına geldi. Dün akşam keyif alan var mı ? Bu oyunla kaç maç daha kazanabilir takım? Bunlar yetmez gibi bir de, bunlara sebep olan şahıs hala koltuğunda oturuyor. Akıl alır gibi değil. Bundan sonra kimse Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu falan demesin. Bahsedildiği gibi bir STK’da bu kadar başarısızlığa rağmen hiçbir yönetici koltuğunda oturamaz. İşin en acı ve belki de daha önce hiç tatmadığımız yönü, taraftar da artık umudu kesti ve daha kötüsü umursamaktan da vaz geçti. Artık tepki bile göstermiyor. Perreira niye getirildi, niye gitti? İsmail Kartal hangi başarılarından dolayı geldi? Son yılların en pahalı transferi (11 Milyon Euro!) İrfan Can, geldiği günden beri ne katkı sağladı? Bu paraya, ihtiyacın daha çok olduğu bölgelere birileri alınamaz mıydı? Mesut Özil var mı yok mu? Var diyorsanız ne katkı sağladı? Anlaşılan hem yönetim hem teknik ekip, müthiş Fenerbahçeli ve melek gibi insanlar. Bunu kabul edelim, peki liyakat? İşinin ehli olmak? Bunlar maalesef sıfır. Başkan çok Fenerbahçeli diye, Kartal ise çok düzgün bir insan diye görevlerinin başında. Yahu arkadaş peki mesleğin gereklilikleri? Bunların hiç mi önemi yok? İsmail Kartal da gönderilir nasıl olsa yakında, o zaman önerim bizim iş yerinde çok namuslu ve koyu Fenerbahçeli bir arkadaş var onu deneyelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi