GÖZÜNÜZ AYDIN, FENERBAHÇE TELEF OLDU

Memlekette bu kadar can sıkıcı, hüzün verici, kahredici mesele varken futbol izlemekte de yazmakta da zorlanıyor insan. Dünya güzeli bir adamı Sırrı Süreyya Önder’i kaybetmedik yalnız, vicdanı, erdemi, insaniyeti toprağa verdik. En son bu memleket kimin için böyle topyekûn üzüldü hatırlamıyorum. En muhalifleri bile bugün cenaze töreninde ön safta yer alabilmek için önündekileri itip kakıyordu. Ama hüznünü bile yaşatmıyorlar insana. Parti otobüs şoförleri ayağından evine kelepçelenirken, iki gencecik çocuğunu katledip müebbet hapis aldığı halde sokağa salınan suç makinası, CHP lideri Özgür Özel’e saldırıyor. İstese adam “telef” edecek Özel’i... Hüzne öfke karışıyor, yüreği daralıyor insanın, futbola ilgi göstermek iyice zorlaşıyor.

Zaten çoktan tadı kaçmış “Türkiye siyasi futbol ligi”nin… İki muhalif büyüğün maçı için eskiler “gazozu kaçmış” oyun derlerdi. Muktedirlere yakınlar istediğini almış, sen kendi kendine debelen dur. “Beşiktaş’ı yensen ne, yenmesen ne?”.

Fenerbahçe’nin “telef” olduğu maçın kaderini hatalı dizilişi ve oyuncu tercihleriyle Mourinho ve 10 kurtarışla kaleciliğini hatırlayan kaleci Mert Günok belirledi. Maçın tek golünde Beşiktaş’a asist yapan Mert Müldür’ün hakkını yememek lazım.

Mourinho ne düşündü bilmem ama yine bir derbide sezonun en başarılı formatı 3’lü defanstan vazgeçip 4’lüye döndü. Sanki herhangi bir derbide başarılı olmuş gibi ilk yarıda 4-2-3-1 ile dizdi takımı. Beşiktaş ise Galatasaray derbisinde başarıyı getiren 4-6-0 ya da saha içindeki dizilişiyle 5-5 formülüyle çıktı.

İlk dakikalarda Beşiktaş’ın dizilişinin de etkisiyle Fenerbahçe rakip yarı sahaya kolay geçip ceza sahası önüne geldi ama kalabalık defans karşısında pozisyon üretemedi. Beşiktaş ise Fenerbahçe’nin tamamlanamayan ataklarında hızlı çıkışlarla pozisyon aradı.

Fener’de Talisca, Beşiktaş’ta Rafa Silva benzer görevler üstlenmişlerdi. Her iki oyuncu da orta sahayı desteklerken, hem oyun kurucu hem golcü pozisyonundaydı. Dzeko’nun sezon boyu oynadığı benzer pozisyonda Talisca ilk yarıda etkiliydi.

İrfan Can, Beşiktaş’ın kornerinde boşa çıkınca Talisca’nın eline çarpan topa hakem Yasin Kol penaltıyı çaldı. İrfan Can hatasını Gedson Fernandez’in penaltısını kurtararak affettirdi. Ancak Fernandez’in imdadına Mert Müldür yetişti. Sezon boyu kritik hatalar yapan Mert’in son dakikada kaleciye verdiği kafa pası kısa düşünce Fernandez’e sadece kaleye vurmak kaldı. Mourinho neden ısrarla Mert Müldür’ü kullanır, anlamak zor.

İlk yarıda planı tutan taraf Beşiktaş’tı. Rakibin 5+5’lik dizilişi arasında kaybolup giden Fenerbahçe, Talisca’nın bir kafa vuruşu dışında pozisyon yakalayamadı. Beşiktaş ise istediği pozisyonları bulamasa da önce kaleci İrfan Can’ın hatasıyla penaltı buldu, sonra Mert Müldür’ün hatasıyla da golü...

İkinci yarıda şapkadan tavşan çıkarma operasyonlarına başlayan Mourinho devre arasında Syzmanski’nin yerine Tadiç’i alarak başladı. Hemen ardından 57. dakikada da Osayi ve Çağlar’ı çıkarıp Dzeko ve Djiku’yu oyuna alırken hücumda bir kişi çoğalmak istedi. Sonra da elinde ne kadar hücumcu varsa sahaya sürdü. Ama bu kez kalabalık ofansın yarattığı kaos işe yaramadı.

Hakem Yasin Kol iki takım aleyhine de öyle hatalar yaptı, öyle saçma düdükler çaldı ki, değil bu ligde, herhangi bir ligde düdük çalmaması gerekiyor. Bu arkadaşa hakem bile dememek lazım.

Yayıncı kuruluş ise tribünlerden gelen “Yönetim istifa” tezahüratlarını vermek için özel çaba gösterdi, her fırsatı değerlendirdi. Gözleri aydın Fenerbahçe telef oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi