GUSTAVO BÖYLE İSTEDİ…

Erol Bulut ve Gaziantep’i kutlamak lazım, hiç oynamadan 3 puan almayı başardılar. Fenerbahçe ise Gustavo’nun hatalarıyla yediği golleri çıkartmak için uğraştı durdu 90 dakika. Miha Zajc’ın dediği gibi “üç korkunç hatayla” üç puanı verdiler. Belki öne geçme şansı yakalasa maçı rahat alabilecekti ama “50 milyon Euro’luk defansının” kurbanı oldu.

Gaziantep maçı öncesi her şey Fenerbahçe lehine görünüyordu. Trabzon yenilmiş, al üç puanı azalt farkı. Galatasaray yenilmiş, kendini Türkiye sınırları dışına mahkum etmiş. Beşiktaş öyle bir üç puan almış ki kendileri bile inanamamış. Ama haftaya moralli gelecek, sen de al üç puanı kendine güvenin artsın, rahat çık sahaya.

Pereira da farkında elbet, maç öncesi boşa “bu maçı almaktan başka bir ihtimal yok” demiyordu.

Çıkardığı ilk 11’de itiraz edilebilecek tek nokta, orta sahanın merkeziydi. Gustavo ve Crespo birbirine fazla benzeyen iki isimdi. Ancak Portekizli hoca belli ki, bu iki mücadeleci isimle orta sahayı tutarken, Ferdi ve Osayi ile topu kanatlardan taşımayı, Mesut ve Rossi ile de pozisyon üretmeyi planlamıştı.

Belki bu planı tutacaktı ama Gustavo maç boyu izin vermedi. Fenerbahçe kanat ataklarıyla başladı ama daha 8. Dakikada tüm takım rakip yarı sahadayken Gustavo topu orta sahada rakibe verince, Figueiredo orta sahadan topu Fenerbahçe kalesine gönderdi. Berke doğal olarak önde bulunduğu için sadece golü seyredebildi.

Bu erken gol maçın karakterini değiştirdi. Erol Bulut’un talebeleri geri çekilirken, Fenerbahçe hem topa hakim oldu, hem maçı rakip yarı sahaya yıktı. Ancak pozisyon üretiminde aynrı başarıyı gösterdikleri söylenemez.

Beraberlik golünde Osayi’nin ara pası şıktı, Mesut’un aşırtma vuruşu ise nefis.

İkinci yarıya başlarken beklenti, sebep olduğu gol nedeniyle morali bozulan ve ilk yarı boyunca etkisiz kalıp hatalı paslar veren Gustavo’nun çıkması, yerine Zajc veya Sosa’nın girmesiydi. Böylece Fenerbahçe merkezden de atak yapabilecekti. Pereira gerek görmedi ve aynı kadro ile sahaya çıktı.

Fenerbahçe istekli ve etkili başladı ikinci yarıya… İkinci ve hatta üçüncü golü atma ihtimali yüksek görünüyordu. Ancak Gustavo yine sahneye çıktı. Takım hücum halindeyken orta sahada kaptırdığı top, ceza sahası önünde faulle durdurulabildi. Bu atıştan gelen topta Ferdi rakibin ayağına basınca hakem tereddütsüz penaltıyı çaldı ve Fenerbahçe bir kere daha geriye düştü.

Pes etmedi Sarı Lacivertliler 61. dakikada da Pereira nihayet inattan vazgeçip Gustavo ve Rossi’yi çıkardı, Zajc ve Berisha’yı oyuna aldı.

Bu değişiklikler Fenerbahçe’ye pozisyon zenginliği getirdi ve çok kısa bir süre sonra Zajc ceza sahası dışından attığı güzel golle ikinci kez beraberliği yakaladı.

Bu golün coşkusu ile Fenerbahçe yüklenirken bu kez defanstaki “harika çocuklar” Kim ve Szalai’nin hatasıyla Antep üçüncü golü buldu.

Ardından Fenerbahçe “Allah ne verdiyse” yüklenirken kaptırılan toplarda Antep birkaç kere gole çok yaklaştıysa da Berke yeni bir gole izin vermedi. Son 10 dakikada Pereira’nın neredeyse defansı ikiye düşürüp, tüm riskleri alması da sonuç getirmedi. Serdar Dursun belki kale çizgisinden dışarı vurmasa Fenerbahçe beraberliği yakalayacaktı ama olmadı.

Sonuçta Fenerbahçe rahatça alabileceği bir maçta üç korkunç hatanın kurbanı oldu, belki bir de Pereira’nın Gustavo ısrarının… Ancak bir not da Crespo için düşmek lazım. İlk geldiği günlerde herkesin şüpheyle yaklaştığı genç Portekizli bugün sahanın en iyisiydi. Her hafta üstüne koyarak oynuyor ve Fenerbahçe orta sahasının değişmez dinamosu olma yolunda ilerliyor.

Medyaya bakarsanız Kim, Szalai ve Tisserand’ın piyasa değeri 50 milyon Euro’yu geçiyor. Ama çıkarken yapılan top kayıtlarına çare bulamazsanız 150 milyon Euroluk defansınız olsa neye yarar.

Şimdi tek şansı kaldı Fenerbahçe’nin haftaya Kadıköy’de Beşiktaş’ı yenmek. Aksi takdirde bir daha kimsenin şampiyonluğu ağzına almaması lazım.

Tribünün muhalefet şerhi; BİR DE TEPEMİZE YILDIRIM DÜŞSÜN / İbrahim CAN

Her Fenerbahçe taraftarı bilir ki, nerede en yenmeyecek, en garip, en ihtimal dışı gol varsa Fenerbahçe oradadır ve o golü yer. Dün akşam da yaklaşık 50 metreden gol yedi. Tepemize yıldırım düşse şaşmayacağız.

Fenerbahçe bu sezonun en iyi futbolunu oynadı desem maçı seyretmeyen kimse inanmaz. Bir oyuncusu hariç bütün oyuncuları mükemmele yakın performans sergiledi. İlk geldiğinde deli gibi eleştirdiğimiz Crespo şu an ligin en iyi orta sahası olma yolunda, adım atar gibi çalım atıyor ve defansta da asla hata yapmıyor. Hangi birini yazsam ki? Ferdi, Szalai, Min Jae, Mesut, Zajc, Osai… Atladığım varsa siz ekleyin gerçekten hepsi iyiydi. Takım aynı zamanda çok istekli ve arzuluydu da. Lakin Fenerbahçe’nin bu sene kimi maçlarda 12. kişiyi de yenmesi gerekiyor. Ama bu 12. kişi hakem değil, ne yazık ki kendi hocası. Öyle ısrarları, takıntıları var ki resmen kendi takımına rakip oluyor. İlk yarıda bu senenin en garip golünü yedi Fenerbahçe ama tamamen Gustavo'nun hatasıydı. Anlık bir hata deyip geçemeyiz, çünkü ilk yarı bitene kadar neredeyse tek bir düzgün, başarılı pas atamadı. Aklı başında bir Hocadan ikinci yarıya bu oyuncuyu çıkararak başlamasını bekleriz. Tamamen de risksiz bir karar aslında, çünkü çıkartacağın oyuncu tel tel dökülüyor. Yok ama bizim "rakibimiz" Pereira ısrarla Gustavo’yu tuttu oyunda. O da sağolsun takım beraberliği yakalar yakalamaz, nefes almaya fırsat vermeden bir kez daha muazzam bir hata yaptı ve ikinci golü yedi Fenerbahçe.

Yine de pes etmedi takım, hem Gaziantep'i hem de Pereira’yı yenmeye kararlıydı ama futbol tanrıları da Gaziantep'i tutuyordu dün akşam ve ne yazık ki 3 puanı tuttukları takıma kazandırdılar. Fenerbahçe de liderle puan farkını dokuza indirme şansını değerlendiremedi. Haftaya Beşiktaş'ı mutlaka yenmek zorunda artık. Fenerbahçe sezonun en iyi, en keyifli topunu oynadığı maçtan puan alamazken taraftarını sezon sonu için umutlandırdı, bir de kendi hocasını yenmesi gerekmese, neler olacak neler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi