Havuz problemi

24 Temmuz’da yapılacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantısında 19 Mart süreci ile kesintiye uğrayan faiz indirim döngüsünü tekrar başlatacağına kesin gözü ile bakılıyor. Tartışmalar faiz indiriminin ne kadar olacağı üzerinden yürüyor. Son günlerde piyasada, beklentilerin gerçekçi olmayacak kadar yüksek seviyelere doğru evrilmeye başladığını da belirtmeliyim. 250-350 baz puanlık bir indirim bu aşamada yeterli olacak gibi görünüyor. Kişisel fikrim Merkez Bankası’nın 350 baz puanlık bir indirime gideceği yönünde. Temelinde de süreci 19 Mart’ın öncesine getirmek, politika faizini %42,5’e çekmek olduğunu düşünüyorum. Piyasa aktörleri bunu tartışırken yatırımcı ise düşen faiz ortamında birikimini hangi enstrümanda değerlendirmesi gerektiğinin cevabını bulmaya çalışıyor.

Enflasyon düşerken, faizin de düşmesi normaldir, aslolan reel getiri elde etmektir önermesinden ziyade ben enflasyonun düştüğüne inanmıyorum, o nedenle faiz de düşerse elimize geçen üç beş kuruş da azalacak endişesi hakim. Bu endişe de yatırımcıları finansal piyasalardaki ürünler arasında gezintiye çıkartıyor.

Tam da bu ortamda geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanlığı sürpriz bir kararla yatırım fonları ve mevduata uygulanan stopaj oranlarında değişikliğe gitti. Alınan kararı, içerik ve zamanlama açısından doğru bulmadığımı öncelikle not düşeyim. Bu arada geçtiğimiz dönemde “0 stopaj” hakkı tanınan yatırım fonlarında bir değişiklik yapılmadı. Daha geniş kitleleri ilgilendiren para piyasası fonları ve 6 aydan kısa vadeli mevduata uygulanan stopaj oranları ise %15’ten %17,5’ye yükseltildi.

Neden böyle bir adım atıldı?

Birinci ve en önemli gerekçe hazineye gelir yaratmak.

Çok da önemli olmayan diğer gerekçe ise piyasada son günlerde iyiden iyiye artan faiz indirim miktarına ilişkin beklentilerin bir miktar normalleşmesini sağlamak.

Gazete Pencere okurlarına önemli bir not. Düzenlemeden önce aldığınız para piyasası fonları, aldığınız gün yürürlükte olan stopaj oranına tabi. Hesabınızda %0 stopajlı para piyasası fonu varsa, sattığınız zaman bir stopaj ödemeyeceksiniz. O nedenle imkanı olanlar düşük oranı stopaj döneminde aldıkları para piyasası fonlarını mümkün olduğu kadar satmamaya çalışsınlar.

Ekonomide işler iyi gitmeyince, vergi gelirleri bütçede hedeflenenin altında kalınca belli ki bakanlık kaynak yaratma mücadelesine girişmiş. Bakan Şimşek, göreve geldiği günden bugüne, vergi adaletinin sağlanmasının önemi ve bu yönde atılan adımlardan söz ediyor. Kişisel olarak atılmış bir adım göremediğimi, görenlerin de çeşitli iletişim kanalları üzerinden benimle iletişime geçerek, beni de bilgilendirmelerini içtenlikle rica ederim.

Elbette ki; toplumun büyük bir çoğunluğu kazanca göre vergi alınmasını arzuluyor. Ancak maaşını alır almaz gecede üç beş kuruş para kazanmak üzere para piyasası fonlarına yatırım yapan yatırımcı da zengin statüsünde görülecekse çok yanlış yerdeyiz demektir.

Aslında ekonomi yönetimi yatırımcıya dedi ki; elinde mis gibi sıfır stopajlı para piyasası fonların var. Sakın ola ki; satmaya kalkma. Aklına döviz almayı falan da getirme. Günün birinde tekrar TL’ye dönersen alırım %17,5 stopajı.

Bu düzenlemede stopaj oranı artırıldı diye şu aşamada TL’den vazgeçip de dövize yönelecek yatırımcı sayısı çok az olur. Aynı durum hisse senedine geçiş için de geçerli. Yalnız anlaşılmayan iki nokta var. Birincisi; Türkiye’de vatandaş döviz almaya karar verirse, işleme vergi, verilen faizi düşük tutmak gibi mikro tedbirleri dikkate almaz. Onun için mümkünse risk yaratmamak ortadaki riskleri de yok etmek daha doğru çözüm olur.

İkincisi de; para politikası ile eşgüdüm içinde hareket ettiği iddia edilen ama şu ana kadar kimsenin şahit olamadığı maliye politikası sadece gelir artırıcı tedbirleri ile yürütülemez. Malum bütçenin iki kalemi var. Gelir ve gider. Gelir artırmak yerine gideri kısmak da bir çözüm hatta bugünün Türkiye’sinde çok daha iyi bir çözüm olabilir. Sürekli vergi koymak, vergi oranları artırmak, zam yaparak bütçe disiplini sağlanamaz.

Yaşı bana yakın olanlar havuz problemlerini gayet iyi hatırlayacaklardır. Havuza dolan sudan fazlası gidiyorsa havuz dolmaz. Suyun debisini artırmak yerine deliği kapatmak doğrusudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi