KAYBEDİLEN 2 PUANIN ÇOK ÖTESİNDE

Fenerbahçe ruhunu kaybediyor, seyircisi inancını yitiriyor. Kimi eleştirelim? Oyuncu değiştirmeye bile gücü yetmeyen Zeki Murat Göle’yi mi? Rakip 9 kişi diye küçümseyip halı saha maçı moduna geçen İrfan Can, Mert Hakan ve Mesut’u mu? Aynı lüzumsuz ve sonuçsuz hareketleri, ortaları onlarca kez nasıl yapar insan? Tribünlerin alınan sonuçtan utandığını biliyorum, yönetim ve oyuncular aynı duyguyu paylaştı mı bilmiyorum.

Yardımcı Antrenör Zeki Murat Göle, muhtemelen Mert Hakan- İrfan Can ekibinin kuvvetli telkinleri yönünde kurmuştu takımı. Öncelikle Pereira’nın favorisi 3’lü defans dizilişinden vazgeçip, Nazım, Kim, Szalai ve Novak dörtlü defansıyla çıkmıştı.

İrfan Can, Sosa, Mert Hakan ve Pelkas ilk 11’de yer almıştı. Pereira’nın Beşiktaş maçında uzatma dakikalarında oyuna aldığı Valencia da santrafor mevkiindeydi.

Ancak son haftaların en iyilerinden Crespo kenardaydı. Korkarım Pereira’nın özellikle istediği bir isim olduğu için harcanacaklar listesine alındı.

Muhtemelen sahanın en heyecanlı ismi Karagümrük’ün teknik direktörü Volkan Demirel’di. Yıllarca Fenerbahçe’yle bütünleşen, Sarı Lacivert kaptanlık pazubandını büyük bir keyifle ve hırsla yıllarca taşıyan Volkan için rakip olarak sahaya çıkmak kolay olmasa gerek. Ancak bu sınavdan başarıyla geçti.

Maça Fenerbahçe baskıyla başladı. Sosa, Mesut, İrfan Can ve Pelkas bol bol ve lüzumsuz pas yaparak topa sahip oldu. Ancak Karagümrük riske girmemek için kapanınca Fenerbahçe pozisyon üretmekte zorlandı.

İlk ciddi pozisyonu ve golü bulan Karagümrük oldu. Fenerbahçe defansı anlaşıldı ki değil dörtlü on dörtlü dizilse de saçma goller yemeye devam edecek. Berke de pozisyonda sadece seyirciydi.

Golden sonra Fenerbahçe Novak ve Nazım’ı da ileri çıkararak kanatlardan yüklenmeye başladı.

37. Dakikada İrfan Can’ın sağdan yaptığı orta, ceza sahasını karıştırdı. Pelkas’ın kale sahası içinde vuruşunda top kaleye giderken Burak’ın eline çarpınca hakem tereddütsüz penaltıyı gösterdi, aynı anda Burak için de kırmızı kartını çıkardı.

Kırmızı kart gerekir miydi diye tartışılırken Caner Erkin, bildiğimiz Caner Erkin’liğini yapıp itirazı abartınca kırmızı kartı gördü. Böylece takımını 9 kişi bıraktı.

İkinci yarıya Fenerbahçe üçlü defansa dönüp, ileriye bir kişi daha, örneğin Serdar Dursun’u ekleyerek başlayabilirdi ama Zeki Murat Göle aynı kadro ve formasyonla çıktı. Belli ki Göle’den bir teknik direktör olma ihtimali yok.

İkinci 45 dakika Fenerbahçe’nin 9 kişilik Karagümrük’ü açma çabalarıyla geçti. Bunu başarabilmek için azıcık yaratıcı olmak gerekiyordu ama Fenerbahçe’de kulübe ve sahadakiler çok uzaktı yaratıcılıktan.

Karagümrük oyuncuları doğal olarak ceza sahası ve kale içine dolarak savunmaya geçmişlerdi. Buna karşılık Fenerbahçeliler sadece sağdan ve soldan bu kalabalık kale içine orta yapmakla yetindi. Mesela sağ kanattan İrfan ve Nazım kale içine 20’den fazla birbirinin aynı orta yaptılar. Hepsi de rakip oyunculardan döndü.

Zeki Murat Göle, gecikmeli de olsa Serdar Dursun’u aldı ama bunu Pelkas’ı çıkararak yaptı. Oysa geride boştan yere dört defans oyuncusu duruyordu.

Serdar girer girmez ceza sahasına yapılan ortaya güzel bir kafa vurarak topu ağlara gönderdi ama hakem kimsenin göremediği bir itme görerek golü iptal etti. Serdar da başka bir işe yaramadı.

Son dakikalarda doldurt boşaltta Valencia’nın girdiği birkaç pozisyon da sakat sakat oynayan Karagümrük kalecisinden dönünce Fenerbahçe 2 puanı da 9 kişilik rakibi karşısında kaybetti.

Aslında kaybedilen 2 puanın çok ötesinde. Fenerbahçe ruhunu kaybediyor, seyircisi inancını yitiriyor. Üstelik bu kayıplar doğrudan Ali Koç’a fatura ediliyor.

Tribünlerin Muhalefet Şerhi BEN Mİ HESAP VERECEĞİM? / İbrahim CAN

Bu maç Allahtan Kadıköy’de değildi. Maç sonunda yaşanacakları düşünmek bile istemiyorum. Herhalde tribünlere çok polis göndermek zorunda kalırdı yönetim.

Ali Başkan, futbol şubesi tamamen çöktü. Dün akşam resmen çöküşün finali oldu. Gerçi, dün akşam kazansak ne fark edecekti? Geldiğin günden beri her türlü başarısızlığı gördün, verdiğin hiçbir sözü tutmadın. Başarı nedir unuttuk.

Galatasaray, Beşiktaş ve Başakşehir şampiyonluğu gördün, bir tek Trabzonspor kalmıştı onu da bu sene göreceksin. Korkarım tarihe en başarısız başkan olarak geçeceksin.

Ali Başkan hesap vermeyeceksen, kongreye gitmeyeceksen bu işi kim çözecek? Seçimsiz her gün bu takım daha da kötüye gidecek. Bak en karakterli futbolcuları bile tanımakta zorlanıyoruz, ne hale geldiler. Biz takım içindeki gruplaşmaları duyuyor, biliyoruz, yönetimin haberi yok mu?

Her sezon aynı şey, “Bu seneyi kaybettik, bari seneyi kurtaralım”. Önce kongre, sonra yeni yapılanma, düzgün bir hoca, tek çıkış yolu bu… Hiç umudum yok ama yine de söylemiş olayım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi