KAYIP ÜÇ PUANDAN FAZLASI

Fenerbahçe taraftarını bu sene sadece Galatasaray ve Fatih Terim’in mağlubiyetleri mutlu ediyor. Karagümrük karşısında alınan yenilgi, Terim’in çıldırıp atılmasıyla hafta sonuna keyifli girmişti Fenerbahçe taraftarı… Ama değişmez kuraldır, Galatasaray’ın önce oynayıp puan kaybettiği haftalarda Fenerbahçe puan alamaz. Yine aynı şekilde hafta sonu zehir oldu taraftara. Erol Hoca sanki ne istediğini biliyordu ama bu kez de yaptıramadı…
Maç öncesi Erol Bulut’un açıklaması umut vericiydi, en azından durumun vahametini anlamış izlenimi veriyordu. “Gaziantep maçı bizim için 3 puandan daha fazlası, mental olarak buna ihtiyacımız var. Rakiplere kolay kırılma yaşayan bir takım görüntüsü vermememiz lazım.”
Peki bunu sağlamak için yapılması gerekenleri tespit etti mi Hoca? Ettiyse bile bunları sahaya yansıtabilecek mi? Maça bu sorularla geldik….
İlk 11 ve diziliş, Gaziantep’in 3-5-2’si göz önüne alınarak yapılmış gibiydi. Sumudica’nın cesur hatta zaman zaman çılgın futboluna karşılık vermek için Erol Hoca da 3-5-2 dizilişi tercih etmişti. Kupa maçında denemek isteyip de 10 kişi kalınca vazgeçtiği bu dizilişte ısrar etmişti.
Ancak maç başlayınca gördük ki gözü korkmuştu Fenerbahçeli oyuncuların… Top Antep’e her geçtiğinde 5-3-2’ye dönüyorlardı, hatta 5-5-0’a…
Ayrıca çıkmadı takım, Cisse’nin tüm çağrılarına, Gustavo’nun tüm uyarılarına rağmen ilerde basmaya gitmedi Fenerbahçeliler. Galiba stoper Tisserant’a ve kaleci Oytun’a güvenememenin de etkisi vardı bunda…
Nitekim ilk gol kaleci Oytun’un hediyesi oldu Antep’e, ikinci gol Tisserant’ın… Oytun’un hatasını tecrübesizliğine verelim, peki Tisserant’ın yaptığı komik penaltıyı neye vereceğiz? Her hafta bu hataları yapmak zorunda mı? Hiç oynamasa daha iyi…
Fenerbahçe’nin 2. ve 3. bölge oyuncuları ilk kez birlikte oynuyor gibiydi. Nazım, Ferdi, Mert Hakan, Pelkas ve Ozan arasındaki pas hataları başka nasıl açıklanabilir ki? Mert Hakan Fenerbahçe’de ilk kez oynuyor gibiydi ama bu maçtaki futboluyla yedek bile olmayı hak etmiyor. Kaybettiği topları kovalamaması da ayrı bir efsane…
İkinci yarıya Cisse’nin yanına Thiam’ı alarak başladı Erol Hoca. Bu hamle doğruydu ama Ferdi Kadıoğlu mu çıkmalıydı Mert Hakan mı tartışılır. Ayrıca ilk yarı boyu defansta aksayan ve hücuma hiç katkı vermeyen Novak’a neden tahammül etti de, hırsına bile ihtiyaç duyulan Caner’i almadı bilinmez…
Takım da çıkmaya başlayınca üst üste pozisyonlar buldu Fenerbahçe… Pelkas’ın ikinci golü milimetrik ofsayta takıldı, Cisse’nin kafası da direğe… Bu yıl direkten dönen 12’nci topu oldu bu Fenerbahçe’nin.. 13 Maçta 12 direk…
Caner 80 dakikada nihayet oyuna girip orta sahanın soluna geçti ve Fenerbahçe’nin sol kanadı hareketlendi. Ancak tüm çabalara rağmen gol gelmedi.
Uzatma dakikalarında Mert Hakan, ceza sahasının önünde yaptığı saçma sapan faulle kötü futboluna tüy dikerken Antep’in üçüncü golüne de neden oldu. Baraj hatası, Oytun’un yanlış yer tutması ayrı mesele.
Fenerbahçe ikinci yarıda isteyen ama beceremeyen, yapamayan takımdı.
Aslında bu sözü aynen Erol Hoca için de söyleyebiliriz;
Haftalardır ne oynatacağını bilmiyordu Erol Hoca, ilk defa farklı bir şey istedi onu da yaptıramadı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi