Uğur Ergan
MANYAKLAR TİYATROSU
ABD ile İran arasında beş yıl önce hangi tiyatro oynandıysa, yine aynısı oynandı. İsrail-İran arasında ateşkese varıldığı duyurularak, oyunun ilk bölümü tamamlandı. Trump da NATO’nun Lahey Zirvesi’ne “Barışı sağlayan adam!” olarak gitti.
Neden “Manyaklar tiyatrosu” başlığını kullandığımı, kısa bir hatırlatmayla anlatmaya çalışayım.
ABD, 3 Ocak 2020’de o dönem yine başkan olan Trump’ın talimatıyla Bağdat’ta düzenlediği bombalı saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi öldürmüştü. İran’ın dini lideri Hamaney’in “yaşayan şehit” diye tanımladığı Süleymani artık “yaşamayan” bir şehitti ama Hamaney hayattaydı.
Suikasttan beş gün sonra İran misilleme olarak Irak’taki iki ABD üssüne boş bir füze saldırısı yapmıştı. İki ülke arasında oynanan tiyatroyu diplomasi falan tanımayan Trump şöyle açıklamıştı:
“İranlılar bizi aradılar, ‘Başka çaremiz yok, itibarımızı kurtarmak için sizi vurmamız lazım. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız ama endişelenmeyin, füzeler üsse ulaşamayacak’ diyerek garanti verdiler. Söyledikleri gibi 18 füze atıyorlar, 5'i havada imha oluyor. Diğerleri üssün çevresine düşüyor. O gece en rahat olan bendim.”
Önceki akşam yaşananın da beş yıl önceki gibi danışıklı dövüşten bir farkı yoktu. Tahran önceden haber verdi, Katar’daki ABD üssü boşaltıldı, sonra da İran füzeleri ateşlendi. O füzeler de ABD’nin Körfez’deki hava savunma sistemleri tarafından imha edildi.
Peki aktörleri aynı olan bu oyun beş yıl aradan sonra niye oynandı?
Çünkü iyice madara duruma düşen Tahran yönetimine kendi kamuoyu önünde “onurlu bir çıkış yolu” verilmesi gerektiğini, oyunu kuran taraf çok iyi biliyordu da ondan.
Bundan dolayı derim ki, İran’da hemen bir rejim değişikliği bekleyenler bayağı bir yanılgı içindeler. Daha önce de belirttiğim gibi, ABD ve İsrail’in “şu anki derdi” Hamaney değil, nükleersiz İran. Bu sağlandıktan sonra ABD’nin yeni hedefi belli: Çin.
Asıl korkulması gereken de bu.
Unutmayalım, Batı dünyası molla rejiminin yıkılmasından sonra İran halkının peşinden gideceği alternatif bir ismi henüz bulmuş değil. Her gün konuşan, devrik Şah’ın oğlu Rıza Pehlevi’yi sokaktaki adam ciddiye almıyor ki, hangi devlet alsın. Ayrıca, rejim değişikliği gündeme getirildikçe son dönemde İran halkının dışarıdan müdahaleye karşı kendi içinde daha da kenetlendiğini görmek lazım.
KATAR, ANKARA’YI BİLGİLENDİRDİ
Aklınıza takılabilir, “Türk askeri üssünün de olduğu Katar’a doğru İran füzeleri ateşlendiğinde Ankara ne yaptı?” diye.
Onu da açıklayalım:
Türkiye ateşkes görüşmelerine başlandığını ve tarafların bunu kabul edeceğini arabulucu Katar üzerinden biliyordu. Başta Kürecik olmak üzere NATO’nun tüm radar ağını gören Ankara, diğer NATO üyeleri gibi çekirdek çitleyerek İran’ın laf olsun diye Katar’a salladığı füzelerin imha edilişini ekrandan izledi.
------------------------
HAKAN FİDAN VE AHMET HAKAN’A BİRER SORU
İlk soru Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a. Geçen hafta İstanbul’da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı sonuç bildirgesinde Kıbrıs Türkleri ile Yunanistan ve 12 adakaki Türk nüfusun haklarıyla ilgili bölüme, Suudi Arabistan, Mısır, Irak, Kuveyt, Lübnan ve Bahreyn’in, Atina ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tezlerini destekleyip karşı çıkmaları nedeniyle, Türkiye ile bu altı Arap ülkesi arasında ciddi denilecek boyutta bir diplomatik kriz yaşandı mı?
İkinci soru da Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’a.
Maazallah Özgür Özel veya Ekrem İmamoğlu, muhalefeti destekleyen bir gazeteci ile bırak Yunanistan sahillerini, Marmara’da kiralık bir tekneyle tur atsaydı neler yazılırdı?
Senin tabirinle hiç kıvırmadan dinine, imanına doğruyu söyle ama…