
Ümit Sezgin
ÖFFF!...
ÖFFF!...
Basketboldaki Avrupa Şampiyonluğunun tadını bile çıkaramadık, bir sezonu daha kargaşa içinde bitirdi Fenerbahçe… Kaybedilen bu şampiyonluk aynı zamanda sezon boyu sürdürdüğün ahlaki ve hatta siyasi mücadeleyi de kaybettiğin anlamına geliyor bu topraklarda. Sadece başarının makbul kabul edildiği ülkemizde, sezonun bütün haksızlıkları, ahlaksızlıkları unutulup Galatasaray tebrik ediliyor, omuzlarda taşınıyor. Öfff.
Fenerbahçe’ye kalan ise hüzün ve kargaşa. Ayyuka çıkan değişim istekleri, Dzeko ve Tadiç gibi alkışlanması gereken iki adamın, yemekhanede apar topar verilen plaketlerle gönderilmesi, kim gidecek, kim kalacak, kim gelecek soruları...Falan filan… Öffff.
Bu kez Hoca’nın ya da oyuncuların değil bizzat Ali Koç ve yönetimin değişmesi isteniyor, üstelik öyle böyle değil, olağanüstü kongre çağrılı imza kampanyasıyla… Kimilerine göre yeni bir Aziz Yıldırım-Ali Koç yarışı gündemde. Hakan Bilal Kutlualp, Sadettin Saran gibi isimlerin esamesinin bile okunmayacağını çabuk fark eden Koç muhalifleri Aziz Yıldırım’ı aday çıkartmak için bastırıyor. Pek çok ilde, tüzük gereği toplanması gereken noter onaylı imza sayısına ulaşmak için toplantılar düzenleniyor. Bu imzalarla kongre toplanırsa Fenerbahçe tarihinde bir ilk olacak. Al bir “öffff” daha.
Aziz Yıldırım ise “ben Fenerbahçe’nin kendisiyim” diyor ama riske atılmayacağını da ortaya koydu. Ali Koç’un seçildi kongrede aldığı 16.464 oydan bir fazla imza istedi. Yani kongre üyelerine “Beni Ali Koç’tan fazla istediğinizi gösterin, geleyim” diyor. Kongreye gitmeden seçilme garantisi istiyor. “Önce seçin beni, sonra kongreye gidelim” diyor. Haksız mı? Değil. Arkanda yeteri kadar insan görmezsen, mücadeleye girmezsin. Ali Koç’la yarışmak istiyorsanız, Eylül kongresini Hazirana, Temmuza çekmek istiyorsanız toplayacaksınız imzayı. Aziz Beyi kaybedeceği savaşa sürüklemeyeceksiniz. Bana sorarsanız Aziz Beyin pek başkan olma, yarışma isteği yok, ama Fenerbahçe kongre üyesi yeterli imzayı verirse görevden kaçmayacağı da açık. Ne zaman kaçtı ki? Kimine göre yeterli imza toplandı bile, kimilerine göre mümkün değil toplanamaz. Bekleyip göreceğiz, umarım Ali Koç ve Aziz Yıldırım’ı kırmadan dökmeden bu süreçten bir çıkış yolu bulunabilir. Öffff, pöfff.
Futbolcular cephesinde yaprak dökümü Dzeko ve Tadiç ile başladı. Bugüne kadar gelmiş en karakterli oyuncular listesinin ilk sıralarında yer alacak iki kaptan Dzeko ve Tadiç’e utanılacak bir biçimde veda edildi. Daha son maç oynanmadan, kulüp yemekhanesinde sadece oyuncuların katılımıyla yapılan veda toplantısı için kullanılabilecek tek kelime “utanç verici”. Dzeko, İnter’e veda ederken düzenlenen töreni bir izleyin ne demek istediğimi anlarsınız. Ali Koç ve Acun Ilıcalı her iki oyuncunun veda konuşmasından nasıl etkilendiler bilmem ama, ben yerin dibine geçtim. Koç ve Ilıcalı umarım böyle bir muameleye maruz kalmazlar.
Tribünlerin vebalini de atlamayalım. Son birkaç maçtır Dzeko, Tadiç, Syzmanski, Nesyri kim olursa önüne geleni ıslıklayanlar da Tadiç’in şu sözlerini düşünmeli; “Son maça çıkmama kararını Dzeko ile birlikte aldık, Fenerbahçe’nin imajını zedelemek istemedik. Herkes çok üzgün, güzel anıları korumak istedik.” Umarım, “tribünler Dzeko ve Tadiç’in kıymetini gidince anlayacak” diyen Aykut Kocaman’ın dediği çıkmaz ve iki kaptanını kaybeden bu gemi su almaz. Dzeko ve Tadiç benim unutulmazlar listemde yer alacaklar, tüm kalbimle teşekkür ediyorum emeklerine.
Bu işin insani yönü, sportif tarafı ayrıca tuhaf. Tadiç ve Dzeko’ya pek çok kızan, öfkelenen olduğunu biliyorum ama yerine daha iyilerini koymadan kimseyi kaybetmemek gerekiyor, bunu da unutmamak lazım. Öfff ki ne öfff.
Tadiç ve Dzeko’nun yemekhane vedasına katılan Mourinho ise, 4 yardımcısının görevden alınmasına sessiz. Belli ki geleceği Başkan meselesine bağlı. Ali Koç devam ederse Mourinho’nun kalacağı kesin gibi. Aziz Yıldırım’la ne olur, bilen var mı? Gönderir mi Portekizliyi? Gönderebilirse kimi getirir, getirebilir? Hay bin Öfff…
Bu kadar öff, pöff arasında Konya maçını gerçekten merak eden var mı? Teknik analizini yazsam okuyanınız olur mu? Bu sezon onlarca kez izlediğimiz gibi erken yenen saçma bir gol, sonra tamamen kapanan Konya karşısında boşa giden bir ilk yarı. İkinci yarı da bilindik hikaye, zengin yedek kulübesinin de desteğiyle sürdürülen baskı ve son bölümde atılan iki golle alınan galibiyet.
Aslında çok şey yazmaya gerek yok. Stada kadar gelen ama maça girmeyip yönetimi protesto edenlerin neredeyse maça girenlerden fazla olması çok şey anlatıyor. Öff ki öfff.
Sahi, bu takımın efsanelerinden Oğuz Çetin’i aidatlarını ödemedi diye kongre üyeliğinden atıyor musunuz?