Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

SAYIN KILIÇDAROĞLU’NUN YANLIŞ HESABI

“Bu ülkeye demokrasi gelecekse, demokrasi olacaksa, herkes kimliğinden, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer.” Bu cümle, Ana Muhalefet Partisi Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ait; iktidara gelmek için ittifak yapmaya çalıştığı bir diğer muhalefet partisi lideri ile yaptığı görüşme sonrası basına yapılan bir açıklama. Görüşmenin gündeminde bu konu var mıydı bilmiyoruz. Ancak vermek istediği mesajın HDP seçmenine olduğunu tahmin edebiliriz. Demokrasiyi savunmak ve talep etmek için Diyarbakır’a ihtiyaç duyması pragmatik bir yaklaşımın ötesinde doğrudan “etnik bölücülüğe” destek vererek PKK’ya verilmiş bir rüşvetti; yakın tanıdığım ve bazı konularda başarılı da bulduğum Sayın Kılıçdaroğlu’na hiç yakışmadı.

“Öküzün altında buzağı aramayalım” diyebilirsiniz, ancak niye Diyarbakır?

Demokrasi yolu neden Diyarbakır’dan geçsin. Diyarbakır’ın önceliği ne?

Diyarbakır’dan başlayacak/geçecek demokrasinin anlam ve kapsamının ne olduğunu veya birilerinin bu tanımdan ne anladığını bilmeyen var mı?

Türkiye’nin bir başka ilinden farklı anlamda Diyarbakır’ı özne yaparak ifade edilen demokrasi eksikliği veya talebinin PKK ve HDP’nin siyasi jargonu ile örtüştüğünü Sayın Kılıçdaroğlu’nun bilmediğini söyleyebilmek mümkün mü?

Özellikle Diyarbakır’ı merkeze alarak “demokrasi talep etmek” söyleminin Türkiye’de ve Avrupa’da sonu bölücülüğe ulaşan bir siyasi kavram olduğunu ilgilisi hatta tüm toplum bilir.

Bunun böyle olduğunu veya böyle anlaşılacağını bilmesine rağmen “iktidar olmak için” Millet İttifakı’nı genişletmek amacı ile yapılan bir görüşmeden sonra bölücü siyasete “bu arada sizi unutmadık” selamı çakmak kurnazlığı Sayın Kılıçdaroğlu’na yakışmadı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye’de yaşayan halkın adı Türk Milleti’dir” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni üniter ve milli devlet olarak kurmuştur. Bu sözüyle Sayın Kılıçdaroğlu başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kurucu kahramanların ve şehitlerimizin kemiklerini sızlatmıştır.

“Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözü, hain emellere hizmet eden bir sözdür. Bizim için demokrasi de Diyarbakır da değerlidir; bu değerlerin böyle bir hain amaca hizmet etmek için kullanılması ihanet değilse gaflet ötesi bir durumdur.

Bu coğrafya üzerinde tarihi emelleri ve Türk Milleti ile ezeli düşmanlıkları olan bazı mihrakların/küresel güçlerin “beslemesi” bölücü terör örgütlerinin olması, Türkiye’ye ve hiçbir ayrım yapmadan halkımızın her kesimine saldırması çok da önemli değildir; bunlar tarihin her döneminde olmuştur; bugün de yarın da olacaktır. Ancak, Milletimizin birliğini ve milli kimliğini etnik ve inanç merkezli ayrıştırmak ve bölmek bunun için demokrasiyi, insan haklarını ve evrensel hukuk değerlerini kullanmak, bunu siyasetin merkezi yapmak ihanettir, hainliktir.

Sayın Kılıçdaroğlu’nu tenzih ederim.

Ancak bir hesap adamı olan Sayın Kılıçdaroğlu bu defa çok fena yanılmaktadır; hayat pahalılığı altında inleyen ve bundan dolayı AKP İktidarı’na çok tepkili olan halkımızın önüne “Kürt meselesi” konusunu getirmek Sayın Kılıçdaroğlu’na ne kazandıracaktır, aksine çok şey kaybettirecektir. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” özdeyişini hatırlatıyorum CHP’lilere…

İktidarı değiştirmek, yeni bir yönetim oluşturmak arzusunu ortak payda yapan ve Millet ittifakı etrafında kümelenen seçmene haksızlık hatta saygısızlık yaptığınızın farkında değil misiniz?

“İttifak kurarak, birlikte bir sonuç almak için bir araya gelmiş olan sağ, sol, muhafazakâr, milliyetçi seçmenin en değerli varlığı olan “Ülkenin bölünmez bütünlüğü” ve Türkiye toprakları üzerinde yaşayan halkın birliğidir. Demokrasi gibi bir vazgeçilmez değerimizi istismar ederek siyasi bölücülere göz kırpmak CHP’ye yakıştı mı?

Daha önceki yıllarda bazı siyasi liderler tarafından da telaffuz edilmiş buna benzer sözlerin siyasi bölücülüğü hangi noktalara getirdiğini sağduyulu her vicdan ve iradesini küçük hesaplar peşinde bir yerlere ipotek vermemiş her namuslu akıl teslim edecektir.

BENCE
Bu sözler yanlış olmuştur Sayın Genel Başkan!

Bu cümlenin içeriği de kullanılma amacı da masum değildir.

Ayrıca, söylendiği zemin ve zaman da yanlış olmuştur. Halkın öncelikli gündemi bu değildir.

Bir konuşmanızda “Samimi söylemek gerekirse bizim de topluma güven vermemiz lazım” demiştiniz. Güvenimizi çok sarstınız. Recep Tayyip Erdoğan’a başbakanlığın yolunu Sayın Baykal açmıştı siz de bu beyanlarınızla cumhurbaşkanlığının devamını sağlayacaksınız.

Demokrasi, ülkenin ve milletin birliğinin ve bütünlüğünün teminatıdır. Bir farklılığı veya bir bölgeyi özne yaparak demokrasi talebi doğrudan bölücülüktür.

HDP sözcüsü, “Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’dan kastının Kürt meselesinin çözümüdür, bu sözün gereğinin yerine getirilmesini bekliyoruz” demektedir.

PKK’nın kastettiği “Kürt Meselesi” ve bunun çözümü nedir? Bunu bilmiyor muyuz?

CHP’nin böyle bir meselesi ve programı varsa yani etnik bölücü siyasete destek verecekse bunu toplumun bilmesi gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi