Esin Sungur
Yaz deyince…
Yazın bu sıcak mı sıcak, bunaltıcı günlerinde seyahatte, yazlıklarda, sayfiyede olanlardansanız, bu yazı sizin için! İklim kanunu, sıcak dalgaları, yangınlar derken yaşamayı unutmayalım diyerek; yaz döneminin gözde beldelerinin sevdiğim lokantalarından söz etmek istedim sizlere. Hepsinin deniz ürünleri ağırlıklı olması da tesadüf değil; denizi seven, deniz ürünlerini, balığı da seviyor. Denize bir kadeh beyaz şarap eşliğinde balık yakışıyor, isteyene önden de üç-beş hafif meze.
Şöyle Marmara’dan yola çıkıp İzmir’e doğru inelim ve orada kalalım çünkü daha güneye gitmek ancak sonbaharda mümkün olabiliyor benim için. Buyurun Marmara ve Kuzey Ege’den lezzeti, balığı, manzarası ve belki en önemlisi de güzel mi güzel insan manzarası ile yazı iliklerinize kadar hissettirecek restoranlar…
Gökçeada
Gökçeada’nın Yukarı Kaleköy’ünde yer alan Poseidon’u zaten bilenler biliyor ama ben yine de favoriler arasında saymadan geçemiyorum. Yazın gidilecek en güzel lokantalardan biri çünkü tepeden Ege’nin uçsuz bucaksız maviliklerini izlerken tam karşınızda da tüm heybetiyle Semadirek Adası var, teras teras katlarıyla benzersiz bir konumda. Burası da mezeler ve balık yemekleriyle biliniyor, özellikle hafta sonları rezervasyonsuz kesinlikle gitmeyin, kapıda kalırsınız. Oldukça büyük bir mekan olmasına rağmen çok dolu oluyor. Akşam yemeğinin kıyafet kodları da burada dikkate alınmalı çünkü yazlık yer olsa da herkesin kılıf kıyafetine özen gösterdiği akşam yemeklerinin mekanı, Poseidon.

Bozcaada
Bir diğer klasik de Bozcaada’dan Vahit’in Yeri. Bence her zaman yaz restoranlarının bankolarından çünkü tam Ayazma Plajı’nın önünde ve her saat deniz kıyafetinizle bile gittiğinizde yiyip içebildiğiniz bir mekan. Hayal edin; saçınız tuzlu, topuz yapıvermişsiniz ve üzerinize elbisenizi geçirip bir dakika sonra masada karides yiyorsunuz! Gerçek bir yaz mekanı; rahat, lezzetli, yormuyor ve muhteşem Ege’nin kucağındasınız…

Çanakkale
Yalova! Ama semt olan değil, Çanakkale feribot iskelesinin hemen yanında, Çanakkale Boğazı’nı, gemi trafiğini bütün ihtişamıyla izleyebileceğiniz bir noktada yer alan Yalova Restoran. Her zaman taptaze balık, iyi meze, kapsamlı şarap listesi ve güzel bir hizmet alacağınız, sade, sakin ve kaliteli bir lokanta. Bozcaada’da şube açtılar ama ben esas dükkanı tercih ediyorum, restoran sevgisi bence biraz da alışkanlıkla at başı giden bir şey. Yalova da benim Çanakkale alışkanlığım!

Dikili
Dikili dediğime bakmayın; Altınova’ya, Ayvalık’a da çok uzak değil aslında. O taraflara yolum düşerse mutlaka gitmeye özen gösterdiğim restoranların ilki, Sunar’ın Yeri. Babadan oğula restoranı devam ettirmiş bir ailenin lokantası burası ve denizin karaya doğru sokulduğu ve adeta bir nehir görünümünü aldığı bir halicin hemen kıyısında, yemyeşil dallarını sulara kadar indirmiş ağaçların altında, hem serin hem gölgelik bir kır gazinosu kıvamında… Gece gittiğinizde az sayıda renkli ampulleriyle çocukluğumuzdan kalma bir nostalji hissini yaşatıyor.

Burası bir balıkçı. Mezeleri de taptaze, ardından balığa yeriniz de kalırsa ne ala. Lezzetiyle, ambiyansıyla, manzarasıyla, hizmetiyle ve gelen düzgün misafir portföyüyle –Ayvalık’ın ünlü simalarını da Sunar’ın Yeri’nin şık-salaş ortamında rakısını yudumlarken görebilirsiniz - ailece, dostlarla, kalabalık bir sofra kurulacak, anılarınızda gerçekten yer bulacak tatlı mı tatlı bir lokanta.
İstanbul
Yazın İstanbul’daysak bu güzel yazlık mekanlardan mahrum mu kalalım? Kalmayalım elbette… O zaman Büyükada’nın arka tarafındaki Eski Bağ Teras’a gidelim aynı tür bir yaz duygusu için. Lunapark Meydanı’ndan biraz daha yürüyünce sağda kapısına geleceksiniz. Adalar’da birçok güzel restoran arasından favorim burası; yükseklerden Marmara’yı seyredebildiğiniz, kenti arkasında bıraktığı için sadece açık denizi gördüğünüz adeta kentte değil de bir tatil beldesinde olan bir lokanta.
Sirtakilerle, dostluğa kalkan kadehlerle, yandaki uzun masalarla ahbaplık kurup gecenin sonunda sarılıp öpüşerek ayrılabileceğiniz güzellikte!