Barışcan İğrek

Barışcan İğrek

Tiago Djalo’yu Beşiktaş’a kim, hangi mantıkla transfer etti?

Süper Lig’de 17.hafta geride kaldı ve devre arası tatiline girilmiş oldu. Skandal hakem kararlarıyla, belirsizliklerle, saha dışında meydana gelen bazı “manipülatíf” olayları yorumlamak zorunda bırakıldığımız bir ilk devreyi geride bıraktık. Açık söylemek gerekirse; ne futbolcuların, ne hakemlerin, ne tribünlerdeki ve ekran başındaki futbolseverlerin, ne de yorumcuların içinde bulunduğumuz futbol ikliminden keyif aldığını düşünmüyorum. Karşılaşmalar “adet yerini bulsun!” mantığıyla oynanıyor!

Puan cetvelinin zirvesinde bulunan Galatasaray’ın 3 puan gerisinde bulunan ve şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olan Fenerbahçe, Süper Lig’in 17.haftasında, Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda karşılaştığı Eyüpspor’u 3-0 mağlup etti. Goller 27.dakikada Talisca, 34.dakikada Asensio ve 75.dakikada John Duran’dan geldi.

Karşılaşma öncesinde, Fenerbahçe’nin Eyüpspor’u farklı bir skorla mağlup edeceğinden neredeyse emindim. Neden mi? Eyüpspor, sezon başından bu yana istediği oyun ritmini bir türlü sahaya yansıtamayan bir takım. Vasat bir futbol oynuyorlar. Ayrıca, kadro kalitelerinin de çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, başkanları Murat Özkaya da Türk futbolunu derinden sarsan -bahis ve şike- operasyonu kapsamında tutuklandı. Bu durum da Eyüpspor takımının üzerinde ciddi bir travma oluşturmuş durumda.

Fenerbahçe ise Domenico Tedesco’nun takımın başına geçmesinin ardından belirli bir yükseliş trendi yakaladı. Tamam, belki çok üst düzey bir futbol oynamıyorlar ama sezon başına oranla performanslarında hatırı sayılır bir yükseliş var. Geçtiğimiz hafta Konyaspor karşısında oynadıkları güzel futbolun ardından bu hafta oynadıkları Eyüpspor maçında da taraftarlarını fazlasıyla mutlu eden bir performans sergilediler. 90 dakika boyunca oyunun kontrolünü ellerinde tuttular ve deyim yerindeyse Eyüpsporlu futbolculara “kafalarını doğrultma” imkanı tanımadılar.

Bu maçla ilgili olarak 75.dakikada, Fenerbahçe santraforu John Duran’ın attığı gole ayrı bir parantez açmak istiyorum. Topu kontrol edişi, önüne alışı ve klas bir şekilde yaptığı bitirici vuruş... Ustalık kokan bir gol! Genç yaşına rağmen John Duran, Fenerbahçe’ye transfer olduğu günden bu yana sınıfı geçen bir performans sergiledi. Skora direkt etki eden goller atmaya devam ediyor. Rehavete kapılmadan kendisini geliştirmeye devam ederse Duran’ı çok iyi yerlerde görebiliriz.

Fenerbahçe, ilk devreyi lider Galatasaray’ın 3 puan gerisinde tamamladı. Sezon başında yaşadıkları sallantılı döneme rağmen ilk yarıyı şampiyonluk yarışından kopmadan tamamlayabilmelerini önemli bir -motivasyon- olarak görüyorum. Lakin, şampiyonluk yarışını sezon sonuna kadar sürdürmek amacını taşıyorlarsa bu takıma rakip savunmaları yıpratan, bitirici vuruşları iyi olan bir santrafor kazandırmak zorundalar!

Daha önce, defalarca yazdım ve söyledim. Bu iş Youssef En Nesyri ile olmaz! Topu ayağına bekliyor. Rakip savunmaların arkasına sızamıyor. Ağır kalıyor. Bitirici vuruşları hiç iyi değil. Eee, nasıl olacak bu iş? “Türk futbol tarihinin, bonservisine en fazla ücret verilen yabancı futbolcusu” etiketine sahip olan bir futbolcunun Fenerbahçe’ye daha fazla katkı sağlaması gerekmez mi?

Peş peşe aldığı başarısız saha sonuçları nedeniyle bu sezon da şampiyonluk yarışına erken havlu atma durumunda kalan Beşiktaş, Tüpraş Stadyumu’nda karşılaştığı Çaykur Rizespor’u 1-0’lık skorla mağlup etti. Beşiktaş’ın golü 64.dakikada Milot Rashica’nın ayağından geldi.

Beşiktaş’ın almış olduğu bu galibiyetin tamamen “şans” faktörü ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. 48.dakikada, Beşiktaş stoperi Djalo’nun büyük hatasında topla buluşan Rak Sakyi’nin üst direkten dönen topu gol olsaydı, karşılaşmaya önemli hücum oyuncularından yoksun çıkan siyah beyazlılar bu maçı çevirebilecek miydi? Hiç ama hiç zannetmiyorum.

64.dakikada, Kartal Kayra Yılmaz’ın derinlemesine pasında topla buluşan Milot Rashica güzel bir gol vuruşuyla Beşiktaş’ı 1-0 öne geçiren golü kaydetti. Bu pozisyon gol ile sonuçlanmasaydı, Beşiktaş’a oranla sahada daha dinç duran Çaykur Rizespor galibiyete uzanabilirdi. Rashica, Beşiktaş adına hayat öpücüğü niteliğinde bir gol attı.

Beşiktaş-Çaykur Rizespor mücadelesinde -olumsuz- anlamda gözüme çarpan isim, sezon başında İtalyan devi Juventus’tan Beşiktaş’a bonservisiyle transfer olan Tiago Djalo oldu.

Aman Allah’ım! Bir stoper bu kadar mı kötü olur? Nerede duracağını bilmeyen, adam tutamayan, arkasına adam kaçıran, ayağının altından top kaçıran, son derece ağır bir stoper! Sezon başından bu yana oynadığı tek bir iyi maç yok! 48.dakikada, ortada fol yok yumurta yok iken yanındaki topa dokunamayıp Rak Sakyi’yi pozisyona soktu. Bu adamı kim beğenip transfer etti? Üstelik bonservisiyle! Aklım hayalim almıyor!

Beşiktaşlı bazı taraftarlar, yaşadığı sakatlık sorunları nedeniyle istikrarlı bir görüntü ortaya koyamayan Gabriel Paulista’nın takımdan gönderilmesini istiyor ama Paulista, Djalo’dan daha iyi stoper! Hızlı, kritik müdahaleleri olan, ataklara katılabilen bir stoper. Tamam; Paulista sağ stoper, Djalo da sol stoper ama Paulista’nın yerine alınacak sağ stoperin takıma hemen uyum sağlayacağının garantisi var mı?

Geçtiğimiz sezonun sonlarında gerek Gazete Pencere için yazdığım köşe yazılarında, gerekse bu sezonun başında, kişisel WhatsApp kanalımda yapmış olduğum yorumlarda üzerine basa basa vurguladım. Sol bek Arthur Masuaku’nun takımdan gönderilmemesi gerektiğini, sol beke yapılacak yeni transferin kötü çıkması halinde Masuaku’nun mumla aranacağını ifade ettim. Gelinen noktayı hep birlikte görüyoruz. Arthur Masuaku’nun yerine transfer edilen David Jurasek, ilk yarıda en ufak bir katkı sağlayamadı. Devre arasında da çok büyük bir ihtimalle gönderilecek.

Gabriel Paulista olayında da aynı yanlış tekrarlanmasın. Paulista, “yerden yere vurulacak” bir performans sergilemiyor. Yapmayın! Elinizdekinin kıymetini bilin! Yanına daha doğru bir takviye yapılabilirse Paulista’dan daha fazla katkı alınabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barışcan İğrek Arşivi