Fenerbahçe’de Kaybolan Gelenek

Fenerbahçe geçen sene gittiği Yıldırım-Koç seçiminde geçmişin yüklerini taşıyan iki başkan arasında seçim yaptı. Önceki gün yapılan seçimde geçmiş yükleriyle Koç, ‘wonderkid’ havasındaki Saran arasındaki mücadeleyi genç kongre üyeleri belirledi.

Eylül 2025 seçimlerinde yaşananlar 2018 seçimlerine çok benziyor. Kulüp, değişim iddiasıyla umutlandı ve yeni başkan seçti. Ancak 7 yılın sonunda eski alışkanlıkların gölgesinden çıkamadı. Sonuç değişmedi.

Fenerbahçe’nin kulüp kültüründe önemli bir ilke vardı: İşler kötüye gittiğinde başkan görevini bırakır, yeni adaylar sahneye çıkardı. Faruk Ilgaz’dan Ali Şen’e, Metin Aşık’a kadar uzanan bu gelenek, kulübün dinamizmini ayakta tutardı. Ancak Aziz Yıldırım döneminde bu refleks kırıldı. Başkanlar başarısızlıklarının ardından da görevde kalmaya, sandığa aynı yükle gitmeye başladılar.

Oysa bu seçimler, kulübün geleceğini belirleyen fırsatlar olmalıydı. Bugün geldiğimiz noktada ise kongreler, “proaktif bir vizyon” arayışından çok, geçmişin yükünün tasdiki haline geliyor.

Buradan çıkış yolu açık: Saadettin Bey bu kültürü 27 yıl sonra geri getirmeli.

Başkan Saran’ın, “2027’ye kadar hedeflerine ulaşamazsam görevi bırakacağım” çıkışının önemi buradan geliyor. Bu ülkede pek olmayan geleneğe yine Fenerbahçe öncülük etmeli. Bu zafiyet değil; Fenerbahçe’nin özü. Sorumluluk, koltuğa tutunmakta değil, kulübün önünü açmakta yatıyor.

Ama kritik bir nokta daha var: Bu bayrak değişimi, yeniden Aziz Yıldırım ya da Ali Koç gibi eski figürlere teslim edilmemeli. Fenerbahçe’nin ihtiyacı, yeni vizyon, yeni kadrolar ve yeni bir enerji. Eski başkanların katkısı önemli ama artık öncülük yeni vizyonlarda olmalı.

Kulübün büyüyen ekonomik ve sosyolojik yapısı, artık pasif bekleyişe izin vermiyor. Bu kulüp ya geleneklerini hatırlayıp geleceğe yön verecek ya da koltuğa bağlılık kültürünün altında daha da ağırlaşacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yağız Kutay Arşivi