Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

Muhasebe

Senenin sonundayız; geleceğimizi çok derinden etkileyeceği kesin olan Terörsüz Türkiye iradesinin oluşturduğu kazanımları öncelikle sorgulamalıyız.

Türkiye artık terör üzerinden tehdit edilmekten kurtulmalıdır; enerjimizi iç çatışmalarda tüketemeyiz, farklılıklarımız üzerinden birliğimizi çözmelerine daha fazla seyirci kalamayız...

Olumsuzlukları tartışmadan önce kazanımlarımızı bu sebeple öne çıkarmak gerekir.

Bir yılını tamamlayan Terörsüz Türkiye sürecinden Türkiye ne kazandı?

Sayın Bahçeli’nin "Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım" diyerek uzattığı dostluk eliyle başlayan süreç, “Terörist başı terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı’nın önü ardına kadar açılsın” diyerek yaptığı teklifle ete kemiğe büründü; bugünlere geldik...

Terörist başı Abdullah Öcalan bu teklife 27 Şubat 2025 tarihinde “Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum, devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” diyerek cevap vermişti. PKK’da 5 Mayıs’ta kendisini feshetme kararı almıştı.

Bu sonuç çok önemli bir kazanımdır; Türkiye açısından bir mükteseb oluşturmuştur.

Bu arada birçok başka açıklamalar yapılmış, doğru-yanlış beyanlar olmuştur, yapılanlar çalışmalar vardır; Süreci başlatan taraf olan Devlet yönetiminin samimiyetine Kürt soylu vatandaşlarımızın büyük kısmı inanmış görünmektedir. Apo sözünde durmuştur; umut hakkı talebi de olmamıştır. Süreç dikkatli ve özenli bir şekilde sürdürülmektedir; bunlar kazanımdır...

ANCAK,

Bir yanlış anlama ve bir tehlikeli beklenti oluştu; Öncelikle şu hususu belirleyelim; bu süreç istenildiği şekilde sonuçlansa bile Türkiye’nin terör belası bitmeyecektir. Çünkü terör, bu coğrafyanın gerçeği olmaktan önce küresel güçlerin küresel projelerinin kullandığı bir araçtır.

Türkiye coğrafyasının jeopolitik değeri ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihten gelen potansiyel gücü özellikle de Türk Milleti’nin “tarih yapan” karakteri tarihin tüm dönemlerinde olduğu gibi bugün de hatta gelecekte de cazibe merkezi/çatışma alanı ve sebebi olmaya devam edecektir.

Lozan’la yarım kalmış SEVR hayali bitmedi...BOP devam ediyor...

Bu sebeple Terörsüz Türkiye sürecini doğru tanımlamalıyız topluma doğru anlatmalıyız...

Günümüz tabiriyle terör, geçmiş yüzyıllarda devlete karşı yapılan isyan hareketleri bu coğrafyanın kaderi ve karakteri olarak tarihi bir gerçekliktir.

“Sevdiği güzel olanın başı beladan kurtulmaz” demiş atalarımız...

Ayrıca, günümüzde terör seviye atladı; artık terör örgütleri devletlerin elinde bir araç olarak kullanılmaktadır, hatta bizatihi devletler doğrudan terörü bir siyaset olarak uygulamaktadır. Terör eylemi öncelikle hukuk düzenine karşı yapılan hukuksuz bir harekettir; silah zoruyla yeni bir hukuk dayatmaktır. Bugün, uluslararası düzeni tanzim eden hukuk, öncelikle bu düzeni kuran ve koruduğunu iddia eden devletler tarafından yok sayılmaktadır; kendi çıkarları için tüm insanlık değerlerini ayaklar altına almaktan çekinmiyorlar ve bunun için iş birlikleri yapıyorlar.

ABD’nin tüm dünyada yaptığı terördür, Ortadoğu’da İsrail üzerinden bunu soykırım düzeyine çıkarmış bulunmaktadır. Bu yapılanlara da dünyanın hiçbir devleti ve kuruluşu da engel olamamaktadır. Rusya’nın Ukrayna ve Kafkasya’da yaptığı, Çin’in Orta Asya ve Afrika’da yaptığı devlet terörüdür. Avrupa’nın bu konuda sicili zaten çok bozuktur ve tüm kötülüklerin anasıdır...

Her ne kadar “dünya beşten büyüktür” denilmiş olsa da bu azgın ihtiras sahipleri karşısında dünyanın geri kalan ülkeleri maalesef çaresizdir. Bunlar, kendi ‘başını yiyinceye’(!) kadar insanlığa her gün vüsatı ve cüreti artan bir şekilde zulüm etmeye devam edeceklerdir.

Bunları ancak ateş temizler/durdurur; Birinci/ikinci Dünya Savaşında olduğu gibi...

Yeni bir dünya düzeni kuruluyor; özellikle bölgemizde yeni harita yapmaktan bahsediyorlar.

Son günlerde, gücü elinde tutan bu yapının bölgemizdeki ileri karakolu durumundaki İsrail ve şımarık çocuğu Yunanistan’ın yanlarına GKRY’ni alarak Doğu Akdeniz’de ülkemizi kuşatan bir şer cephesi oluşturdular; Suriye’nin kuzey ve doğusunda SDG adıyla bir özerk yapının kurulmasını teşvik ediyorlar. Bizi Suriye bataklığına çekmeye çalışıyorlar.

Böyle bir zaman diliminde ve böyle bir coğrafyada yaşıyoruz.

PKK’yı siyasallaştırarak terörsüz Türkiye’yi kurmuş olamazsınız; ABD’nin CAATSA yaptırımları bir terör eylemidir, PKK teröründen çok daha ağır sonuçları olacaktır...

Kafanızı kuma sokmayın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi