Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Önceden yazılmış senaryolar

Adam kitabı 2008 yılında yazmış, 2009’da basılmış. Sonra birkaç üniversitede kitabın sunumunu yapmış. Gelecekten haberler veren biri konumunda olduğu için ilgiyle, dikkatle dinlemiş muhatapları ve okuyucuları… Benim kitapla ilişkim meraklı, sorgulayan okuyucu statüsünde ve 2011 yılında başladıydı.

Bahsettiğim adam, George Friedman. Kitabının adı, “Gelecek 100 Yıl”. Kitapta Türkiye’nin geleceğine dair çeşitli öngörülerini de sıralamış. Yazımından bu yana geçen sürede (16 yıl) öngörülerinin gerçekleşme durumu ve/veya sapma noktaları olmuş mu, diye merak ettim.

Rolü İçselleştirmek

Friedman, 2020’li ve 2030’lu yıllarda Avrasya’da üç ana güç ortaya çıkacak diyor. Kimler onlar? Türkiye, bir. Polonya, iki. Japonya, üç. Başlangıçta ABD tarafından desteklenen Türkiye, etki alanını genişletecek ve tıpkı Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğu gibi bölgesel bir güç haline gelecek, diyor Friedman. Bizimkilerin imparatorluk hayali kurmasının nedeni senaryoda öyle dendiği için olabilir mi… Rolü içselleştirmişler yani.

Devamında, Türkiye’nin etki alanı, o zamana kadar giderek parçalanacak olan Arap dünyasına, kuzeyde Rusya’ya ve diğer eski Sovyet ülkelerine kadar uzanacak, diyor. İsrail güçlü bir ulus olmaya devam edecek ve Türkiye’nin etki alanının dışında kalan tek ülke olacak, diye buyurmuş George Friedman. İsrail’in Türkiye’nin askeri ve siyasi gücü nedeniyle bizimle bir uzlaşmaya varmak zorunda kalacağını da öngörmüş. Fikrimce senaryonun bir çengel atma noktası tam da burası…

“Kürt Meselesi”

Türkiye’nin iç ve dış politikalarında “Kürt meselesi” önemli bir faktör olmaya devam ediyor. Ancak Friedman “Gelecek 100 Yıl” kitabında Kürdistan ile ilgili belirgin bir öngörüde bulunmamış. Neden acaba? Sürprizli bir son için gizli mi tutuyor? Friedman’ın senaryosunun revize edilmiş bir kopyası mı var? Ve kimin çekmecesinden çıktı o kopya…

Türkiye’nin bölgesel güç olma çabasında “Kürdistan”ın harita üzerindeki konumu önemli bir nokta. Bir zaman sonra bizdeki Kürt illeri bir plebisit (Anlamı: Bir ulusun hangi devlete bağlanmak istediğini belirtmesi için başvurulan oylama) ile Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan’a bağlanmak ister mi? Ben de Friedman’cılık yaparak senaryoya sahne eklemek istiyorum: Kürt illerinin Anadolu’dan kopmasıyla oluşan geniş Kürdistan’ın İsrail’le sınır komşusu olması halinde diyelim Diyarbakır’da mangal partisi sahnesi… Ev sahibi Kürt, elinde yeni yıl keki ile gelen Amerikalı yanında İsrailli. Türkler davetliler arasında yok çünkü Türkiye’yi çekiştiriyorlar.

Nihai Nokta

Friedman'ın kitabında Kürdistan ile ilgili spesifik öngörüler bulunmadığından, bu konuda gerçekleşen veya gerçekleşmeyen tahminleri değerlendirmek mümkün görünmüyor. Ancak, bölgesel dinamikler ve Türkiye'nin politikaları üzerinden dolaylı bağlantılar kurmak mümkün oluyor. 22 yıllık iktidarında gelmek istediği nihai noktanın bölgede gücü elinde tutan tek devlet olma arzusu neyin karşılığı olarak beslenmektedir? Ya da var mıdır böyle bir karşılık?

Özgür ve Bağımsız

Haddimi aşmak istemem. Uzmanlığım dışı bir konuda yazdığımın farkındayım. Okuyan, düşünen, sorgulayan, empoze edileni olduğu gibi kabul etme heveslisi olmayan her yurttaş gibi soruyorum: Neler oluyor? Gizlilik neden? Türkiye Büyük Millet Meclisi neden devrede değil?

Türkiye için önceden yazılmış senaryoları, durumların çok seçenekli sonlarını, dışarıda yazılmış senaryolara sadık kalacak iktidarların başa geçmesini plan ve program çerçevesinde önümüze koyan işbirlikçileri lanetliyorum. Israrla ve ısrarla, tam bağımsız bir Türkiye istemeye devam ediyorum. Bu yolda çekeceğimiz ekonomik sıkıntılar şu an yaşadığımızdan farklı olmayacak… Emin olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Narin

28 Eylül 2024 Cumartesi 10:45