
Yağız Kutay
Satışla Aldatılan Türkiye
Zaman zaman ekonomi yönetimine yönlendirdiği eleştirilerle bilinen Yeni Şafak geçtiğimiz hafta yine sahneye çıktı. Gazete, “Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı” manşetiyle Şimşek ve ekibine yüklenirken, sanayicinin sesi olan başlıkları da eksik etmedi: “Üretim düştü, sanayi duruyor” ve “Şirket iflasları katlandı.”
Başlığın samimiyetini sorgulasam da sanayicinin haklı bir isyanı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Sonuçta bir günde döşenmedi bu yolun taşları.
ISO- 500 raporuna göre 2022 yılında Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin 58’i zarar etmişti. Bir yıl sonra 96 şirketle 5 yılın zirvesine yerleşti. 2024 yılında rekor yine el değiştirdi. 500 şirketin 156’sı zarar etti. Ezcümle; zarar eden şirket sayısı 3 yılda 3 katına çıktı.
Satış Var, Ama…
Üretimden satışları %36,3 artarak 8,7 trilyon TL’ye çıktı. İlk bakışta olumlu gibi görünse de, bu işin röntgeni olan faaliyet kârları gerçekleri ortaya koyuyor. Son iki rapordaki faaliyet kârlılığına bakalım:
2023: 937 milyar TL
2024: 641 milyar TL (%31,6 düşüş)
Oransal olarak baktığımızda faaliyet kârlılığı %12,5’ten %6,2’ye geriledi.
İmkanı olsa tuvaleti bile temassız 2 taksitle ödeyen insanlarımızın yönettiği şirketler için finansman kaynağının adı belli: Kredi.
Mevcut faiz oranlarıyla atölyeye aldığı makinaların ödemesini krediyle takla attırınca giderler büyüyor haliyle.
Faiz Düşecek mi? Sanayicinin Gözü Merkez’de
19 Haziran kritik gün. PPK bu yıl 4. defa toplanıyor. Özellikle sanayici, nefes alabilmek için faiz indirimi bekliyor. Ve tabii ki Yeni Şafak, TGRT’giller de manşetleri hazır tutuyor.
Bayram sonrası Merkez Bankası beklenmedik bir hamle yaparak 1 hafta vadeli 100 milyar TL’lik repo ihalesi açtı.
Herkes bunu faiz indirimi sinyali olarak yorumlasa da, ufak bir teknik detayı atlıyor: Bütçe nakit açığı yaklaşık 500 milyar TL.
Toplantıya kadar yüklü tahvil vadesi ve beş ayrı ihale var. Bu nedenle, zaten gecelik %49 olan faiz bu tür likidite yöntemleriyle %46 bandına getirildi.
Yani Merkez Bankası, politika faizine resmen dokunmadan, gecelikte 300 baz puanlık bir indirim yapmış oldu bu hamleyle.
Aşağı tarafımızda savaş uçakları uçuyor, yukarıda jeopolitik riskler çaresiz bırakıyor. Bir de üstüne PPK’nın bir sonraki toplantısının bir ay sonra olacağı düşünülürse, 19 Haziran’da faizi sabit bırakmak şimdilik en makul seçenek gibi duruyor.
Satış artıyor gibi görünse de ISO 500’de üç yıldır üst üste reel satış büyümesi negatif. Yani enflasyon etkisi çıkarıldığında aslında satışlar düşüyor. Bunun temel nedeni, maliyetin ve borç yükünün kârlılığı hızla eritmesi. Örneğin, sadece çalışanlara ödenen maaşlar bile bir yılda neredeyse %91 arttı.
Dolayısıyla ‘Eskiden 10 satıyorduk şimdi neredeyse 14 satıyoruz’ hikayesi hiçbir kitapçıda satmaz. Çünkü bu satış artışına rağmen kimse artık kâr edemiyor.
Ağızda acı ve ekşi bir tat bırakan bu rapora bir tatlı atıştırmalıkla veda edelim:
Ar-Ge harcamaları %98,4 artarak 60,7 milyar TL’ye çıktı.
Kısa vadede kârlılığı beslemese de uzun vadede umut veren bu yatırım eğilimi heyecan verici.
Ne de olsa, kader gayrete aşıktır.