
Mehmet Şandır
Unutma!
BENCE; 15 Temmuz darbesi bir ihanettir.
Bugün 15 Temmuz ihanetinin dokuzuncu yıl dönümü...
Şimdi biliyoruz; bütün gizli yönleri ve belgeleriyle anlaşıldı ki 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü, bir ABD/CIA operasyonudur. BOP hamlesidir.
Fetullahçı terör örgütü (FETÖ), AKP iktidarı’nın himayesinde devlet içinde devlet olmuş; yargıya, TSK’ya, emniyet teşkilatına ve diğer devlet kurumlarına hükmeder hale gelmiş adeta bir paralel devlet yapısı kurmuştu. Sonuçta devletin silahları ile millete saldırdılar; Türk milletinin sağduyusu ve cesaretiyle darbe teşebbüsü önlenebilmiş; devletimizin bağımsızlığı ve milletimizin egemenliği kurtarılmıştı, uçurumun kıyısından dönmüştük...
Unutmayalım!
FETÖ ve 15 Temmuz ihaneti, AKP iktidarının gafletinin eseridir. Milletten aldıkları yetki ile ülkeyi yönetenlerin gafletinin, yanlış hesap ve heveslerinin nelere mal olabileceğinin çok acı bir örneğidir.
Büyük Atatürk’ün gençliğe hitabında söylediği “…memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler...” sözünün can yakıcı bir örneğidir.
İhaneti Sayın Cumhurbaşkanı’na asla yakıştırmam ancak gaflet yaşandığı kendi ifadeleri ile tescil edilmiştir. “Ne istediler de vermedik” sözü kendilerine ait. ‘Helallik’ istenmesi ile ihaneti ve iktidarın sorumluğunu unutmamızı kimse bizden istemesin!
15 Temmuz şehitlerine rahmet dilerim ve milletimizin sağduyusuna şükranlarımı sunarım. Ancak çok endişeliyim; yeniden yeni bir ihanetin hazırlığı yapılıyor.
Malum; “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş…”
47 yıldan bu yana ülkemize saldıran binlerce insanımızı; çocuk, kadın, yaşlı demeden katleden PKK, devlete bir trilyon dolara mal olduğu söylenen silahlı terörden vazgeçerek “barış ve demokratik toplum” mücadelesine başlamak için kendini feshederek silahları bırakmaya karar verdi. (!)
Daha önce denenmiş ve sonuçta 800’e yakın insanımızın canına mal olmuş, “Çözüm Süreci” yeniden başlatıldı.
Dünü unutalım mı?
Meclis’te “Hocaefendi artık dön hasretine dayanamıyoruz” ağıtlarını veya Diyarbakır meydanlarında ‘’negri negri’’ çığlıklarını unuttuk mu?
Bu kaçıncı silahları bırakma şovu!
Geçen hafta, (cuma günü) PKK, Irak’ın Süleymaniye kenti kırsalında iyi düzenlenmiş bir şovla sembolik olarak 30 adet silahı yakarak imha etti.
“PKK silah bıraktı”, “Terörsüz Türkiye süreci başladı” diye ülkede bayram havası estiriliyor! ...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’daki teşkilat toplantısında bu sevincini “Bugün yeni bir gündür. Tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün Türkiye yüzyılının kapıları ardına kadar aralanmıştır” diyerek paylaştı.
“Türkiye kazanmıştır. Milletim kazanmıştır. 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Terör duvarı yıkılmaktadır. Bugün yeni bir gün” diyen Cumhurbaşkanı’na karşılık PKK ve Teröristbaşı APO başka şeyler söylemektedir.
PKK, fesih açıklamasında “Kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıkan ve Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK; Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözmek için Önder APO tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere devlet ve toplumla bütünleşmek için kendini feshetmektedir ancak, hukuki ve anayasal düzenlemeler gereklidir” demektedir.
Açıkça, Cumhuriyetimizin kurucu temelleri sorgulanmaktadır.
DEM’li Pervin Buldan, “20 maddelik demokratikleşme paketini hükumete verdik, bu paket yasalaştırılmak zorundadır. AKP’ye geçmiş olsun, Kürtler statüsünü elde etti artık...” diyor.
Atı alan Üsküdar’ı geçti mi?
Cumhur İttifakı’nın “yeni anayasa yapmak” projesi bunun için ise bu bir ihanet olacaktır!
Öküzün altında buzağı aramayalım, öyle mi?
Coğrafyamızın jeopolitiği ve zamanın ruhu bize yeni fırsatlar ve imkanlar sunuyor; geleceği tanzim ederken dünden kalan prangalardan bir an önce kurtulmalıyız; bu konuda cesur olmalıyız, bedel ödenecekse de ödemeliyiz; sorunları asla hasır altına süpürmemeliyiz, çözümleri ertelememeliyiz, eyvallah...
Ancak unutmamalıyız!
Aybike Öğretmen’i unutursak ihanete ortak oluruz!
Unutmayanlar var;
“Abdullah Öcalan…
Bölücü terör örgütünün kurucusu, Türkiye’nin ciğerine hançer saplamış bir katil.
Şimdi bazıları onun örgüte “silah bırakın” çağrısını sanki barış güvercini gibi pazarlamaya çalışıyor. Akıllarınca “tarihi lider”, “süreci yöneten figür”, “siyasi akıl” gibi kavramlarla toplumun hafızasını zehirliyorlar.”
Yeni bir 15 Temmuz veya 6-7 Ekim süreci yaşamak istemiyoruz!
Bıçak sırtında “barış dansı” yapanlar; unutmayın; siyasette gaflet, ihanete ulaşır!
AMAN DİKKAT!
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım!