Yaparsa Akape yapar

Yakın tarihimizin en berbat yıllarının başında gelen 1980’de Türkiye’nin kişi başına milli geliri 2.149 ABD Doları. Ve o tarihte dünya ülkeleri arasında 53’üncü sırada. Güney Kore 1.745 dolarla 63’üncü.

On yıl sonra, yine kötü bir döneme denk gelen 1990’da kişi başına 3.765 dolarla 48’inci olmuşuz. Güney Kore bizi sollamış ve 6.813 dolarla 42’nciliğe yükselmiş.

2000 yılında biz 4.250 dolarla 68’inci sıraya düşerken Güney Kore, bizimkinin üç misli olan 12.717 dolarla 35’inci sıraya yerleşmiş.

2010’da, yani 7 yıllık Akape iktidarından sonra, biz 10.629 dolarla 65’inci sıradayız. Güney Kore 24.069 dolarla 36’ncı.

2020’de, 17 yıllık Akape iktidarından sonra Türkiye 8.600 dolarla 74’üncü sıraya düşmüş. Güney Kore 33.653 dolarla 28’inci.

Cumhuriyetimizin 100. yılında biz 13.244 dolarla 71’inci, Güney Kore 35.563 dolarla 31’inci.

Bu karşılaştırmayı Çin’le yapın, Rusya’yla yapın, hep aynı sonuç çıkıyor.

Bu bir başarı hikâyesi olabilir mi?

“Ben ekonomistim. Bu ülkenin ekonomisi benden sorulur” diyen Sayın Cumhurbaşkanı’na sorumdur: Bu bir başarı hikâyesi midir?

Türkiye hem taze hem kuru kayısı üretiminde açık ara dünya birincisi.

Kirazda da şampiyon. Fındıkta da.

Karpuz üretiminde, zeytin üretiminde en başlardayız.

Televizyondaki teyze, kirazı gördüğünü, canının çektiğini, alamadığını söylüyor. Başka bir teyze, kayısı alırsa o ay aç kalacaklarından söz ediyor.

“8-10 tane alır, yatağın altına istiflerdik” diyor pazarda boş fileyle dolaşan emekli. Şimdi bir dilim karpuz alacak. Belki alamayacak…

Zeytinyağlıların başköşeyi tuttuğu bir mutfağın sahibi olan bir ulusun vatandaşlarının ezici çoğunluğu zeytinyağı alamaz olmuş.

Bu başarı olabilir mi?

Bugün asgari ücretlinin, emeklinin evine et girmiyor.

Neden?

Çünkü yerel üreticiyi korumak yerine dışarıya bağımlılık tercih edildi. Samanı bile ithal ediyorlar. “Paramız var ki ithal ediyoruz” dedi çok akıllı tarım bakanları.

Yanlış hayvancılık politikaları yerli üreticiyi rekabetin dışına itti. Türkiye'yi et ve yem konusunda da dışa bağımlı hâle getirdi. Yerli üretici maliyeti karşılayamaz hâle geldikçe hayvancılığı bıraktı. Sürdürülebilir üretim altyapısı tahrip edildi. Kırsal istihdam çöktü. Et ve süt fiyatları kontrolden çıktı.

Burada bir başarı hikâyesi var mıdır?

Peki, nerede başarı?

Sınav sistemlerinin sürekli değiştiği, nitelik yerine ideolojik yönelimlerin ön plana çıkarıldığı, OECD raporlarına göre okuduğunu anlama, matematik ve fen başarılarının yerlerde süründüğü, mülakat sistemiyle liyakat yerine sadakat ilkesine göre öğretmen atanan eğitimde mi var başarı?

Hâkimler ve savcıların yürütmeye bağımlı kılındığı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının tanınmadığı, siyasi davaların her gün sayısının arttığı yargıda mı başarı var?

Medyanın büyük bölümünün iktidarın kontrolüne geçtiği ve tek sesli hâle geldiği, sansür yasaları ve erişim engelleriyle, bilgiye erişim hakkının ciddi biçimde sınırlandığı, her yıl gerileyerek bugün "özgür olmayan ülkeler" arasında yer aldığımız basın ve ifade özgürlüğü alanında başarıdan söz edilebilir mi?

Bilim ve teknolojide mi başarı var? Ar-Ge harcamaları ve patent üretimi alanında gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kaldığımız, üniversitelerde bilimsel özgürlüğün gerilediği, beyin göçünün durdurulamadığı bilim ve teknoloji alanında başarı var mı?

Rant odaklı politikaların izlendiği, doğal kaynakların ve kırsal alanların tahrip edildiği, termik santraller, HES projeleri, maden sahaları gibi projelerde halkın ve çevrecilerin görüşlerinin yok sayıldığı, deprem hazırlıklarının ihmâl edildiği çevre ve şehircilik alanında mı başarı var?

Katma değeri yüksek ürün üretiminde geri kaldığımız, otomobil, yazılım, elektronik gibi stratejik sektörlerde dışa bağımlılığımızın sürdüğü, yerli otomobil TOGG projesinin büyük ölçüde PR ve ithal bileşenlere dayalı kaldığı sanayi ve teknolojik üretim alanında mı başarıyı yakaladık?

Komşularla sıfır sorun hedefinin hayal olduğu, AB sürecinin fiilen donduğu, demokrasi ve insan hakları eksiklikleri nedeniyle üyelik ihtimalinin uzaklaştığı, kişiselleşmiş ve zikzaklı tutum izlenerek Türkiye’nin güvenilirliğinin sarsıldığı dış politikada başarı mı var?

Nerede başarı? Sağlıkta mı? Yolsuzlukla mücadelede mi? Enflasyonu durdurmada mı? Kamu harcamalarında israfa son vermede mi? İşçinin, emekçinin haklarının korunmasında mı? Kadın cinayetlerini önlemede mi?

“Yaparsa Akape yapar” dediniz durdunuz.

Yaptığınız işte bu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi